• ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk |
41
|
|
|
|
Dumaný üstünde susamlý, çörekotlu güzelim ekmeklerden yayýlan kokular konuklarýn aklýný baþýndan alacaktýr. Oraya karakol da kursanýz, konuklarýnýzý kuru ekmek yemekten alýkoyamazsýnýz. Ama, yanýlýp þaþýp da, masayý deðme yemeklerle donattýðýnýz halde, ekmekleri masaya koymamýþ olsaydýnýz, yemeklere kimse banmazdý… Zira, ekmek bizim soframýzýn ana direðidir. O nedenle, soframýzdaki katýklar her geçen gün azaldýðýna aldýrmayýz. Peki, ekmeðimize el uzatýldýðý zaman öyle mi? Ekmeðimle oynayanýn hayatýyla oynarým, demez miyiz, ekmeðimize dokunulduðu zaman?
|
|
42
|
|
|
|
O duymuyordu…Bu sorunu daha çocukluk yýllarýnda fark edilmiþti. Yakýn çevresine göre Adnan o yaþlarda bile saðýrdý. Ailesi de ayný düþüncede sayýlýrdý. Evet o kesinlikle duymuyordu. Çocukluk arkadaþlarý ise bu durumu farklý yorumluyordu.Onlara göre o iþine geleni duyan, iþine gelmeyeni de duymayan bir insandý. |
|
43
|
|
|
|
Üç aydýr aðzýna bir yudum almamýþtý. Tuhaftýr, þikâyetçi deðildi halinden. Daha önce býrakmayý denemiþti. Hem de kaç kez. Peki, yakasýný kurtarabilmiþ miydi illetten? Elbette hayýr. Çabaladýkça batmýþtý yalnýzca. Oysa küçücük bir kývýlcýmdý aradýðý ya da yüreklendirici birkaç cümle. Fakat hastane odasýnda çakacaktý o kývýlcým. Olmasýný umduðu þeye deðil de kendi gerçekliðine ayýltacak olan, ( kadeh sayýsýnca artan baþ aðrýlarýydý gerçeði.) Oraya nasýl geldiðini sormayacaktý. Reddetmiþti tedavisini. Ýçindeki þeyle savaþamazdý ki. Ele güne karþý rezil olmak da vardý sonra. |
|
44
|
|
|
|
Ne kadar çok anlatacak þeyi de varmýþ diye geçti aklýndan. Çocuklarýna mý anlatýyordu bu hikâyeleri yoksa içinde o yaþýna dek bir yerlerde sakladýðý çocuksuluða mý? Neþeyle gülüyor, burnunu, kulaðýný yakalamak için uzanan solucan parmaklardan bir türlü sakýnamýyor kendini. Bir vakitler saçlarýna düþen aklara takýlýrdý bakýþlarý, þakaklarýnýn üzerinde gençliðinin henüz yabancýsý olduðu bir renk iken, aklýk. Siyahýn zýddý, yaðan karýn sýcacýk rengi. Ulu daðlara nasýl yakýþýrsa öylece yakýþýrdý þakaklarýna. Yelkovanýn akrebi kovalamacasýn da zaman da erirmiþ meðer ve beyazýn ayný zamanda renksizliðinde adýnýn olduðunu öðrendiði yýllar geldi peþinden. Parmaklardan sakýnmaya çalýþýyordu hala o baþ kendini, omuzlarýna tüneyen diðer torunu almaya çalýþana gözdaðý vererek. |
|
45
|
|
|
|
Organizma ölümlü direniþçilere görünürde "Ölümlü bir yaþam" hakký tanýyor gibi görünse de el altýndan bir savaþ yürütmekteydi.
Kendi tarafýndan olanlarýn sayýlarý organizma tarafýndan gün geçtikçe azaltýlmaya çalýþýlmaktaydý. Ülkenin bir çok yerinden gelen haberlerde Organizma tarafýnda olan Ölümsüz insan kitlesi kýþkýrtýlarak gezgin bu dört kiþi gibi dönüþtürülmek isteniyordu. |
|
46
|
|
|
|
Sýkýcý bir hayat: en büyük zulüm.. |
|
47
|
|
|
|
“Su, isterse kutuplardaki dev buzlarýn içine girerek orada yüzyýl kalsýn, günün birinde yine buharlaþacaktýr. Su er geç bulutlara dönecek, yeni baþtan baþlayacaktýr seyahatine.” |
|
48
|
|
|
|
Günlerdir çýkmýyor dýþarý. Uzatýlan öteberiyi kapýdan alýp odasýna çekiliyor yine. Bazen de sayýklarken buluyorum O'nu. Bilseniz nasýl acýyor yüreðim. Üç yýl kadar önce, tiyatro çýkýþý arkadaþlarýna dönüp " böyle bitirmezdim hikâyeyi, " demiþti.
|
|
49
|
|
|
|
"sýrýlsýklam yerlerde gezen bindokuzyüzdoksandört yýlýndaki sevecen ve anlaþýlamayan halime acýyorum.sanki þimdi çok anlaþýlmýþ gibi..." |
|
50
|
|
|
|
Muzur huzur en sevdiðin oyun saklanbaç.En sevdiðin mevsim mayýs |
|
51
|
|
|
|
Nokta koymam gerekiyormuþ ... Kentin sonuna, aþkýn sonuna... kalbimin sonuna... |
|
52
|
|
53
|
|
|
|
Havada uçuþan harfler, onlardan oluþmuþ anlamlý kelimeler, onlardan da oluþmuþ anlamsýz cümleler hiç hedefe ulaþamadý. Ulaþtýlarsa da anlamlarý kocaman anlamsýzlýklar, anlamsýzlýklarý ilgisiz anlamlar doðurdu. Konuþuldu… Konuþuldu… |
|
54
|
|
|
|
"Benim masum çocuðum" dedi içinden.
"Benim hayat arkadaþým, sev beni daha çok sev.her hangi bir alýþveriþimiz olmadan sev.daha çok sev."
Ve acýsýz sev... |
|
55
|
|
|
|
Çýðlýða doðru yöneldim.Kapýda bir kaç erkek bekliyordu.Yüzleri donuk sigara içilmemesi gereken yerde sürekli sigara içiyorlardý.
Beni görünce hiç biri ne sesini çýkardý.Ne de itiraz etti.
Ýçeriye daldým.
Burasý bir doðumhane.
Yaþamýn doðduðu yer.Anne rahminden süzülen yaþam buradan filizlenip hayata sokuluyor.
|
|
56
|
|
|
|
Gülsüm dilsiz, sara hastasýdýr. Hayat onun için büyük bir bilmecedir. Var olmak, zaman ve ölüm... |
|
57
|
|
|
|
Kendini dýþarýdan görmek. Yapman gereken iþlerin farkýnda olmak, sakin ve sabýrlý olarak yola devam edebilmek.Hepsi palavra ben böyle iyiyim husursuzluðun kafesinde baþ döndüren yemler yemek için fazla tokum. |
|
58
|
|
|
|
Bir tespihe dizilmiþ son boncuðum ben, aðdalý bir kývamda dönen, dönen... Karar kýlýnýp da davet edildiðimde sahneye, sonsuzmuþ gibi duran dönüþüm de son bulacak, iþte o vakit bana yol görünecek. Ayan beyan anlatýlacak ne yapmam gerektiði. Olgun bir meyve gibi düþeceðim dalýmdan sonra. Ama önce olgunlaþmam gerekiyor, biliyorum. Düþtükten sonra olacaklarý göðüslemeye hazýrlanacaðým: Kimsesiz çürümeye terk edilirim ya da çirkin ama tatlý, haþarat bir velede, diþlerken o meyveyi mutluluk veririm. O zamana kadar, kader birliði içinde olduðumu bildiðim bu insanlarla kalacaðým. Kefaretini ödeyememiþ zavallý ruhlarla. Ben de onlardan biriyim. |
|
59
|
|
|
|
17 yaþýndaydým - bir erkekle seviþtim - ama aktiftim- kaç kere seviþtim? – 5,6 - gay deðilim - gay olsam seni arzulamazdým ki - deðil mi? |
|
60
|
|
|
|
"Konkret bir tahlilde.tahrik unsurunda.umulmaz bir krizde.kritik bir eþikte.eþiktekini beþiktekini kýzdiran o anlamsýz faþizm kurgusunda." |
|