• ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
221
|
|
|
|
–Bu öykü, Maksim GORKÝ’nin Soytarý adlý eserinin Seyirciler bölümünden uyarlanmýþ olup naçizane, kendisine atfedilmiþtir…–
Sabaha karþý; kargalar ve yusufçuklar… |
|
222
|
|
|
|
öncesi
þiddetli bir yaðmur yaðýyordu dýþarýda. gök gürlüyor (bir,iki,üç) ardýndan þimþek çakýyordu. hücrenin penceresinden zehir gibi bir soðuk girmekteydi. kemiklerine kadar iþlemiþti soðuk |
|
223
|
|
|
|
Biri on beþ, biri on dördündeki iki delikanlý, artýk ölümün etrafta kol gezdiðini iyiden iyiye hissediyor. Babaannenin telkinlerinden mi, Hacý’nýn en sevdiði torunu olmasýndan mý, güçsüz ruhunun onu kolay bir hedef kýlmasýndan mý, yoksa genetik mirasýn akan bir dere gibi kendi doðal yataðýný bulmasýndan mý bilinmez, Bilâl kurban seçilmiþti. Anlatýlmamýþ, konuþulmamýþ ama bilinmiþti iþte – Bilâl, bir sonrakiydi. |
|
224
|
|
|
|
Hayat beklentilerin aksine çok deðiþik varyasyonlarla çýkar karþýmýza ve hiç ummadýklarýmýz getirir,hiç beklemediklerimizi alýr.... |
|
225
|
|
|
|
Zor günlere ait; yazarýn kendi hayatýndan izlenimlerle dolu bir öykü. |
|
226
|
|
|
|
yasanmis bir hayat hikayesi |
|
227
|
|
|
|
Cezaevinin ana giriþ kapýsýnda yüzlerce kadýn, erkek, çocuk arasýnda, bir köþeye sinmiþ halde ziyaret sýrasýnda...Kadýn sabahýn beþinden beri bekliyor..Çocuðunun kolunu sýký sýkýya tutmuþ býrakmýyor..Kýrmýzý yanaklarý, baþörtüsünden saçýlan sarý saçlarý, dolgun vücudu ile saf güzelliði dikkat çekiyor. |
|
228
|
|
|
|
Ýyilik yaptýkça nankörlük gördüðünü düþünüyordu. Çoðu kiþinin kendisine "enayi" gözüyle baktýðýný da biliyordu. Fakat karþýlýksýz iyilik yapmaktan vazgeçmiyordu. |
|
229
|
|
|
|
Bu ülkede yaþayan her insanýn baðýmsýzlýðýný ve demokrasisini borçlu olduðu insan :
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK....
|
|
230
|
|
|
|
-Anne ben ne zaman kör oldum?
-Sorularýný bitirdiðin zaman.
-Anne ben neden siyahý çok seviyorum?
-Beyazý görseydin öyle demezdin…
-Anne ben neden seni artýk duymuyorum?
-Kulaklarýný kendinle çok yormazsan duyarsýn |
|
231
|
|
|
|
Onu gördüðümde siyahýn bu kadar siyahýný daha önce hiç görmediðimi düþündüm. Karþýmdaki koltukta keyifle oturan ve neredeyse koltuðun oturma yeri kadar büyüklüðünde, birçok kollarý olan kocaman bir örümcek. Ben ayaklarýmý topluyorum, oturduðum kanepede sanki kaybolabilecekmiþim gibi büzüþüyor, kendimi saklamaya çalýþýyorum fakat nafile. |
|
232
|
|
|
|
Adam elindeki çubukla camý týklatýp baðýrýyordu: “Ýçeriye buyurun beyler, yeni kýzlarýmýz geldi” Dýþarýda, kapý önünde birikmiþ erkekler topluluðu. Aç gözler, aç bedenler, yutkunmalar, iç geçirmeler, þapýrtýlar… |
|
233
|
|
|
|
Kýsa boylu siyah saçlý çocuðun, küçük hanýmýn ve Eylül'ün Anadolu'ya dönüþen öyküsüyle olayý biraz kalbinizde yaþayacaksýnýz. |
|
234
|
|
|
|
Kimisine sordum hansindensin diye, ortaya karýþýk dedi YA sen:, |
|
235
|
|
|
|
Fakirliði bir yazgý kabullenip kurtuluþun yolunu arama zahmetine katlanmadýk |
|
236
|
|
|
|
Ne kadar çok insana kýyýldý bu memlekette... |
|
237
|
|
|
|
Gök yüzü zifiri karanlýktý. Sokak lambalarýnýn çoðu yanmýyordu. Cadde boyunca yanan birkaç lamba, aydýnlatma için yetersiz kalýyordu. |
|
238
|
|
|
|
Sen hiç, bir aðacý, kar yaðarken gördün mü? |
|
239
|
|
|
|
Belki de yaþadýðým bu kilo sorunumun nedeni de bu yediðimiz hormonlu gýdalar |
|
240
|
|
|
|
Peki bu durumun adýný ne koyacaðýz? Kültür erozyonu mu? Ama olmayan kültürün erozyonu olmaz ki. |
|