• ÝzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri |
41
|
|
|
|
Farklý uygarlýklarda anlatýlan efsanelerde kuþun adý bile farklý oldu. Homa Kuþu, bazen Simurgu, bazen Phonix, bazen Anka, bazen Huma, bazen de Devlet kuþu adýyla anýldý.
|
|
42
|
|
|
|
Ülkenin birinde padiþah belirli zamanlarda balkon konuþmasý yapar ve zekasýyla övünürmüþ. “Ülkenin en akýllýsý benim” der, arada bir “Aranýzda benden daha akýllý var mý?” diye de sorarmýþ. Halk da padiþahlarýna “Padiþahým sen çok yaþa, senden daha akýllýsý yok, ülkenin en akýllýsý sensin” derlermiþ. |
|
43
|
|
|
|
Geleneksel" yýlbaþý" konulu öykülerimin yeni halkasý... |
|
44
|
|
|
|
Zekaralin Ali galdýrýr gollarýný havýya, galkar ayaða.... Pýýþþþþþþt...... .....
... Eþþek bi yana... Zekere emmi yere...
Habedekiler saçýlýr ortýya... almalar, portakallar etrafda...
Toz duman olmuþ ortalýk....
Çevrenin tüm çocuklarý, elmalarýn peþine...
Zekere emmi Alinin peþine....
Zekerenin Memmet, Veli, Hacý Irbaham köyün çocuklarýnýn peþine....
Zekere emmim dutar Aliyi; Eþþek sudan gelinceye gadar,
Yen mi... yemen mi? ....... ........... ............
Biter mi, gerisi gelecek sefere... |
|
45
|
|
|
|
fakat anlayamadýðým bir tuhaflýk vardý. Ýstenilen kýz karþýmýzda geçip gönül rahatlýðý içinde çayýný yudumluyordu. |
|
46
|
|
|
|
yaþanan uzun bir hayatýn karesi |
|
47
|
|
|
|
"Sermaye kediye nasýl yüklenir?" demeyin, okuyun... |
|
48
|
|
49
|
|
|
|
Ýyi bir adamýn öyküsü... - Bir zamanlar Devlet-i Aliye-i Osman-i’ de adýna Hasan ibn-i Ömer derler, bir zat yaþardý. Ona nam-ý diðer ‘Yörük Hasan’ derlerdi. |
|
50
|
|
|
|
Baþlýða bakýpda Ali ya da birbaþkasýný kastederek eþþek dediðim yok, haþa, bu eþþek Zekere emminin gerçek eþþeði.
Hoþ, öyle desem bile pek garip kaçmaz, çünkü, nasýl severler bizim orda çocuklarý ’eþþeðin, sýpasý, ayýnýn dölü, itin boku,tavuðun götü’ vb. gibi. Bunlar azarlama, kýzma yerme olduðu gibi ayný zamanda sevme sözcükleridirde. ‘Vay eþþeðin sýpasýna bak yav, böyümüþde garþýmda laf ediyo kerata’ gibi.... |
|
51
|
|
|
|
Medresede ilim tahsil etmeye baþladý.
Allah’ a kul olabilmek için öðrendi, öðrendikleriyle amel etti, talep edenlere öðretti, baþka da bir þey yapmadý.
Ýlim ile derecesi o kadar yükseldi ki devrin padiþahý ayaðýna geldi. |
|
52
|
|
|
|
Yaþanmýþ, gerçek bir hikayedir.
Ankara’nýn orman köylerinden birine Kaymakam ziyarete gitmiþ. Köye yaklaþmýþlar kimse yok, karþýlamaya kimse gelmemiþ. |
|
53
|
|
|
|
Acemice bir yazý...
Bir annenin duaya olan inancý...
|
|
54
|
|
|
|
Hayatýn savurduðu iki küçük yaralý yüreðin hikayesidir... |
|
55
|
|
|
|
Bir varmýþ bir yokmuþ eski zamanda çok zengin bir ailenin hizmetine koþan çok güzel bir kýz varmýþ. Evin hanýmý romatizma olduðu için bu kýzcaðýz evin hanýmýna hizmet eder, kulunçlarýna masaj yaparmýþ. Bir gün masaj yaparken evdeki aynada kendini ve masaj yaptýðý evin hanýmýný birlikte görüvermiþ. |
|
56
|
|
|
|
Ýki kardeþ uzun bir yolculuktan sonra Lokman Hekim’in yanýna gelirler.Kardeþlerden biri çok kötü bir hastalýðýn pençesine düþmüþtür.Hangi doktora,büyücüye,falcýya gittiyseler elemlerine bir derman bulamamýþlardýr.Son çare olarak hekimler hekiminin yanýna gelmiþler.Hastanýn iyileþmesi için ondan bir ilaç istemiþler.
Lokman Hekim:
‘Kardeþini al eve götür.Onun hastalýðýna çare olacak derman yoktur bende.Evine götür ki en azýndan orada canýný versin daha fazla dolaþtýrarak ona daha fazla eziyet etme.’
Kardeþini sýrtýna alan aðabey bütün ümitleri kýrýlmýþ bir þekilde evlerinin yolunu tuttu.Epey bir mesafe kat edikten sonra dinlenmek için kardeþini sýrtýndan indirir ve biraz yemek bulmak için dolaþmaya baþlar.Hasta ot yýðýnýn üzerinde mýþýl mýþýl uyumaktadýr.
|
|
57
|
|
|
|
Minik Bedenlerin Büyük Sorumluluklarý... |
|
58
|
|
|
|
gelecaði hayal edip geçmiþte yaþayanlar bugünü de kaybederler |
|
59
|
|
|
|
Eski bir öykünün dayanamayýp zamane uymuþ hali. |
|
60
|
|
|
|
“Ne yapayým, en iyisi bedduacý teyzeye bir gideyim de paramý çalana beddua etsin” |
|