• ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
181
|
|
|
|
Ormandan çýkýp sahile doðru yürüdüm. Az ilerimde iki köpek vardý: biri erkek biri diþi. Diþi olaný tanýdým, beni köpek dövüþçülerine satan namert, soysuz, rezil kancýk! Ýntikamýmý alacaktým, aniden ataða geçtim, hata ettim; çünkü hemen fark etti. |
|
182
|
|
|
|
Köyün neredeyse tamamý cesedin bulunduðu yere gitmiþ, ama güvenlik güçleri cesedin olduðu yerin etrafýný “olay yeri inceleme bandý” ile çevirerek kimseyi oraya yaklaþtýrmamýþ. |
|
183
|
|
|
|
Kenan Baba'nýn hastaneye yatýþýnýn on ikinci günü. Yaðmur atýþtýrýyor, ýslanmamak için merdiven altýna girdim. Bir-iki metre ötemden küçücük bir derecik akýyor, yaðmur þiddetini artýrýnca derecik geniþliyor. Benim olduðum yere kadar su çýkar mý diye endiþeleniyorum. |
|
184
|
|
|
|
Sýra gelmiþ altýnlarý tartmaya. Kuyumcu, polislerin geciktiðini düþünmüþ ama tam o sýrada dükkanýn önüne iki tane polis arabasý yanaþmýþ. Polisler içeri girmiþler, koltuklara iyice yayýlmýþ olan adamlarý hiçbir direniþle karþýlaþmadan yakalayýp karakola götürmüþler. |
|
185
|
|
|
|
Gazetede ayrýca T.K adlý caninin birkaç fotoðrafý da yer almýþ. Adamýn suratýna bakýldýðýnda bende; gaddar, manyak bir insan izlenimi uyandýrýyor. Ancak insanlarýn suratlarýna bakarak onlarýn bir suçlu hele bir katil olduðuna karar vermek doðru mudur? |
|
186
|
|
|
|
Yaðmurlar baþlayýnca bahçede yapýlan dersler sona erdi. Ben gene okul bahçesindeydim, binalarýn saçaklarý altýnda yaðmurdan korunuyordum. Buþra yaðmurda ýslanmayý göze alarak ara sýra bana yiyecek getiriyordu. |
|
187
|
|
|
|
Bahçenin her tarafýný dolaþtým, dikkate deðer bir þey göremedim. Verandayý inceledim, içinde çiçek olmayan boþ bir saksýnýn dibinde kanlý bir mendil dikkatimi çekti. |
|
188
|
|
|
|
Üzümler olduðunda sýrtlarýnda küfeler olan eþeklerin arkasýndan giden köylü kadýnlarý, biz çocuklara birer salkým üzüm verirlerdi. |
|
189
|
|
|
|
Televizyonda savaþ filmi izliyoruz. Tüfekler ateþleniyor, toplar atýlýyor, bombalar patlatýlýyor, yerden havaya toprak fýþkýrýyor, askerler savruluyor, düþüyor ve ölüyor. Parçalanmýþ insan vücutlarý, tahrip edilmiþ askeri araçlar, yerle bir edilmiþ binalar, devrilmiþ ve yanmýþ aðaçlar... Ý |
|
190
|
|
|
|
Kenan Baba, gidecek ve beni burada býrakacaktý, halbuki ben hiç de kalmak niyetinde deðildim. Ne mi yapacaktým? Ben de onunla beraber hastaneye gidecektim. |
|
191
|
|
|
|
Benimkiyle bu dünya birbirinden çok farklý. Þu dünya iyi ya da bu dünya kötü, demiyorum. Ýkisi de iyi veya ikisi de kötü olabilir. |
|
192
|
|
|
|
Ölenler zaten korkaktýlar ve gittiler; ya bu kalanlara ne demeli? Bunlarýn da hemen hemen tamamý hayatýndan bezmiþ, direncini kaybetmiþ, diri ile ölü arasý bir varlýk oluvermiþler. Silkinmeleri, üzerlerindeki ölüm bulutunun içinden çýkmalarý; hayat güneþinin ýþýðýna doðru koþmalarý gerekiyor. |
|
193
|
|
|
|
Aslýnda kiþi zorlu geçen bir süreçten sonra bu “ben”i bulur. Çok kiþi bulduðunu fark etmez. Bazýlarý da bulduðu “ben”in mi yoksa önceki “ben”in mi gerçek kiþiliði olduðunu sorar kendine. Hatta tekrar bir baþka kiþilik, bir baþka “ben” aramaya baþlar. Ýnsanýn ruhsal yaþamý oldukça karmaþýktýr, fizik olaylarda olduðu gibi her zaman ayný nedenler ruhsal yaþamda ayný sonuçlarý meydana getirmeyebilir. Bazen bir insaný severiz, bazen ayný insandan nefret ederiz, bir bakarsýn gün gelir ayný insaný tekrar sevmeye baþlayabiliriz. Bütün bu tepkiler ayný kiþiye ait deðil mi? Pekiyi öyleyse bunlarýn hangisi gerçek? Belki de hepsi... |
|
194
|
|
|
|
Kudüs Haçlý Krallýðýna karþý kutsal bir savaþa çýktýðýný zanneden, Anadolu hümanizmi ile karþýlaþan genç bir bey ötekilerin arasýnda tensel aþký bulur, eski düþmanlarýnýn içinde yaþamaya baþlar, haçlýlarýn vatanýnda kahraman gibi karþýlanýr. Ancak ruhu arayýþýn sancýlý
döngüsüyle cezalandýrýlmýþtýr. Doðduðu coðrafyaya geri döndüðünde,kendisi ile olan savaþýna katýlacak yoldaþlar bulur. Tutuklanýp ölümü beklediði bir anda öyküsünü anlatmaya baþlar. |
|
195
|
|
|
|
Cisr-i Mustafa Paþa Kazâsý'na geldik. Burada Meriç nehri üzerindeki Sadrazam Çoban Mustafa Paþa'nýn, Mimar Sinan'a yaptýrdýðý yirmi gözlü uzun bir köprüden geçerek, biraz sonra Yunan topraðýna girdik.Yunanlýlarýn nasýl davranacaklarýný bilmediðimizden biraz gergindik. |
|
196
|
|
|
|
Bu insanlar bizi ne kadar deðersiz, küçük, adi görüyorlar. Kendilerini ne sanýyorlar acaba? Köpeklerin onlardan daha üstün taraflarý olamaz mý? Köpekler hakkýnda ne biliyorlar? |
|
197
|
|
|
|
Hapiste iken mi o kadar insaný öldürdü? Gerçek adý da T.K deðil; M.S. Çünkü çaldýðý arabanýn torpido gözünde bulduðu kimliðin fotoðrafýný deðiþtirip kullanýyor. O kimlik muhtemelen araba sahibinin. |
|
198
|
|
|
|
Ýki bebek öldü. Bunlardan biri Alaz bebek. Tabii diðerine de üzüldük, ama Alaz bebeðe daha fazla... Anasýnýn yanýna gitti. Çok kýsa sürdü bu dünyadaki yaþamý Alaz bebeðin. Belki de anasý, onun hasretine dayanamayýp yanýna istedi ve Tanrý da bu dileðini kabul etti. |
|
199
|
|
|
|
On birinci gün hava kararmak üzere, beni dövmek için dýþarý çýkarmak istediler, yere yatýp direndim. Kayýþý çektiler, çektiler... Neredeyse boynum kýrýlacaktý. Dýþarý zorla da olsa çýkardýlar. |
|
200
|
|
|
|
Ben tam bir hayalciyim. Bu yüzden sýk sýk hallüsinasyon görüyorum. Üstelik hallüsinasyonlarým yalnýz görme ile deðil, diðer duyu organlarýmla da ilgili. Ses, tat, koku ve dokunma gibi. |
|