• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
301
|
|
|
|
yağmur gecenin içine çisiltili hıçkırıklar bırakıyor… çok uzaklardan gelen bir ezgi karışıyor yağmura yakalanan son otobüsün homurtusuna… birkaç yarasa saçak altlarında ömürlerini törpülemekle meşgul… ben senin olmazlığında kapı gıcırtılarına tutunuyorum hep… rüzgâr, nemli soğuklar üfürüyor kapı altlarından ve göğsümde o iflah olmaz sancı yine… sensizliğin sancısı… |
|
302
|
|
303
|
|
|
|
Sağırlaşmış duygularımızla, görmediğimiz güzelliklerle, zamanı bir maratoncu adımlarıyla takip etmemizle, neler kaçırdığımızı fark ettim birden..
|
|
304
|
|
|
|
öylesine kapılınmış bir duygular yumağı
|
|
305
|
|
|
|
Bazıları amansız bir hastalık, bazıları beklenen sevda olarak düşünür… Aslında önemli olan bu ilişkinin nasıl tanımlanacağı değil, aşklarda yaşanan güzel anlar olmalı… |
|
306
|
|
|
|
Geçmişinde yinelenen bir dünya insan… Öyleyse gelecek hiç gelmeyecek olan mı? |
|
307
|
|
|
|
karanlığın en izüşşümlerinde yazmaya devam etmem büyük bir çaba. |
|
308
|
|
309
|
|
|
|
-Artık bitirmeli bu sessizliği, tarihsiz takvim yaprağı eklemeli seneye... |
|
310
|
|
|
|
Belki kimse güllenmeyecek, silahlar altında. İkindiye varmadan vurulacak düşlerinden güller. Ansızın kenetlenecek belki elleri boğazında, yudumlayacak son nefesini. Kimse meraklısı değil ki, kelimelerimizin çığlık olup titretmesi meydanlarda, ne ütopya ama! Sancısız kalmaktan korkarım gerisi iki satır arası boşluk.
|
|
311
|
|
|
|
Bizim bakkal Erhan efendi kız istemeye gider. Kızın dedesi ertesi gün, tanışıklık vermeden bakkal Erhan’dan alış veriş eder: amacı dürüst bir satıcı olup olmadığını anlamaktır. |
|
312
|
|
|
|
Soğuğun, ayağımda ve belimde hissettirdiği kişiliği, camlardaki, minik ayılı perdeyi aralayınca, kara dönüşmüş haliyle böö dedi. Yanımdaki, mis kokulu buğday ekmeğini andıran minik kız, üzerini açtığından, ana rahmine geri girmiş gibi küçülmüştü. Çaydanlığın altının yandığını kokusundan anlamamak için ölmüş olmak lazım diye geçirdim aklımdan. Esnemeye vaktim kalmadığından, gözümü açar açmaz, kalkmak şart olmuştu. Babamız erken kalkmış, bizi uyandırmaya kıyamamıştı. Çaykovski’nin “Polonaise”si tüm yaylı çalgıları odaya doldurmuş, neşe ve kargaşa içinde hazırlanılıyordu bir yeni güne daha……….. |
|
313
|
|
|
|
bekleyen otobüsler gelip geçen durakların önünden...bir sen varsın birde senden dışarı!_bir desenden fışkıran elli kollu elips.git diymem sana benim durak.yalnızca dur ,AK... |
|
314
|
|
|
|
Zaman iletisi aslında ne dündü ne de yarın ...zaman neydi söyleyeyim mi sana ; sallanır sanılan o bayrağın esintisinde yitirdiklerimizin öyküsündeki karanlık sokakları aydınlatan lamba altlarındaki duaydı..
|
|
315
|
|
|
|
Yazmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatabilmek için nacizane tanımlar.. |
|
316
|
|
|
|
Saliha Malhun'un kaleminden Lale Müldür'ün "Destina" şiirine nefis bir yorum... |
|
317
|
|
|
|
bir gerçektir yok olmaya mahkum sözler |
|
318
|
|
|
|
Sensiz'liğin Cennetsizliği,
Senli'ğin Cehennemi... |
|
319
|
|
|
|
Bir hayata yatıp bir başkasına uyanmak. Uyanmanın ötesine geçip arınmak ve arınmanın getirdiklerini insanlara aktarmak. Toprak olup geçmişini binlerce parçaya böldükten sonra yeniden bir gelecek yaratmak.. Olmazların dünyası biliyorum, ama "neden olmasınlar" da yakışıyor bu sabah gün doğumuna.. |
|
320
|
|
|
|
“Romandan fırlamış bir roman kahramanı gibi..”
“Öyle kırılgan, mahcup tavırlarla çocuk gibi… Öyle masum, öyle içten sıcak, sevecen…”
“Şiirin dizeleri gibi akıcı, derin… Aşığın sazının telleri kadar duygulu…”
|
|