|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Artık Beni Kim Sorar
Orhan Bani
Şiir > Garip
Kim o, bilmeden gönül kapımı çalan, bana öyle bakma, aşk, sevda yalan
Tanıdım seni, senin de farkın yok, sonu ayrılık, sen' de edeceksin viran
Bir daha öyle bakma, seviyor sanırım, aldanırım, bilmez ki yüreğim
Yıllar var ki yalnızım, küskünüm ben aşk'a, maksadın ne bileyim
Yakıp, yıkıp, viran edip kül' mü edeceksin, bağlayıp kalbimi, çekip gidecekmisin
Anladım, tanıdım seni, katilim sensin, can evimden vurup, beni öldüreceksin
Hiç ki
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
101
|
|
|
|
uzak şehirlerden birinin tavanı kükürt kokuyordu, sis kaplamıştı bir başka şehrin denizini,
şehirlerden biri kömür gözlü beyaz adamların işgalindeydi,
saçak altlarında aşıklar öpüşüyordu bir diğerinde
- sen gelmiştin…
|
|
102
|
|
|
|
Ey gözleri sinemde yaralar açan hüma!
Susma konuş benimle ihtiyacım var,su gibi akan dilinin ilacına…
|
|
103
|
|
|
|
İsterken koşarcasına uzaklaşmak, bildiğini sandığın siluetlerden.. Ne doğru ne de yanlış aldığın haz yenilenen gelgitlerden.. Korku eteğini tutacak sanırsın, cesaret en derininden.. Beklediğin bir heyecan fırtınası alışılagelmiş, kaplıyor kökü geçmişten..
Dolanıp duruyor ayaklarına, engellemek istercesine.. Kuşkuları alevlendiriyor, terketmeyi bilircesine.. Arkanda bırakıp, gidercesine.. Elinden tutup, her şeyi unut diyen bir ezgiyi dinlercesine..
|
|
104
|
|
|
|
Aklımdan geçenleri, yüreğimde atanları, öylece, safça satırlara akıtmak istiyorum. Eskisi gibi… |
|
105
|
|
|
|
Ve bir güne sığdıramadığım masum hayallerimle, değiştiremediğim kaderimle, tutulup yaka paça dönmemek üzere bilinmeyene götürüldükten sonra.Kendim değil asla,barış olmak isterdim,masum çocukların ölmediği başka dünyalara.... |
|
106
|
|
|
|
Ucu kemirilen hayellerden arta kalan son umut kırıntıları... |
|
107
|
|
|
|
Üç-dört yaşlarındayken uçabilen her nesneye hayranlık duyardım. Kuşlar benim için dünyanın en talihli varlıkları idi. Evimiz şehrin dışında, sert ağaçlar ve uçurumlarla kaplı yüksek bir tepenin üzerindeydi ve kendimi hep o kayalıkların üzerinden gökyüzüne yükselirken hayal ederdim. Hatta bir keresinde alçaktan uçan bir helikopter görmüştüm de günlerce elimde bir kementle onun tekrar geçişini beklemiştim. Onu bir yakalayabilsem, uçan herhangi bir şeyi yakalayabilsem ve mavi göğün üzerinde süzülsem özgürce... Sanırım ilk hayalim uçmaktı. Ve ilk korkum da bu sıralarda ortaya çıktı: Düşmek... |
|
108
|
|
|
|
Bardağın buğusuna bulutlardan inen melekler hayran kaldı zambakları andıran ellerine. Düşüme, hep ellerin girdi,suretin yerine. Sen çay perisi bi misil gül misal. Ben yokluğunun ateşinde tutuşan özge hâl. Behemahal seni düşünüyorum...
|
|
109
|
|
|
|
Siz gidin, ben gelmiyorum..Ne ardınızdan gelecek kadar sizin dünyanıza aitim ne de beni ardınızda bıraktığınızda aklınız ve ruhunuz bende esir kalacak.. |
|
110
|
|
|
|
Ne gördüğümü görmen için gözlerimi sonsuz sayıda sonsuz parçaya bölsen de, gözlerimde göremeyeceğin görmeği, |
|
111
|
|
|
|
Bir kaç mum üflemiş, dilek dilemiş gerçek olmayacağını bile bile...
Bir dilek tutmuş gecede
|
|
112
|
|
|
|
Kim demiş!
Kim demiş aşk bağıra bağıra yaşanır diye
Seni gizli yaşamaktır aşkın en alası
Kimse bilmedi...
|
|
113
|
|
|
|
En kötüsü ne kaybettik biliyor musunuz? Gün geçti yaşama tutunmak adına "BİZ OLMAYI KAYBETTİK." Seni seviyorum demenin, zor bir söz olmadığını öğrenemedik.Gördüğümüz sevdiğimiz insanı son kez görecekmiş gibi düşünemedik. Hep yarını düşünüp, hep yarını yaş |
|
114
|
|
|
|
geniş bardaklar, ince parmaklar ve toz kokusuna övgü. |
|
115
|
|
|
|
Rüyalarında görüyor musun? Ben ,o muhayyel beldenin kıyılarına her gece beyaz bir yelkenli yle uğrarım. Senin yüreğinin sahiline, yüreğimi bırakır usulca ayrılırım. Saçlarım uçuşur senin sahilinin rüzgârlarında. Göz yaşlarımı yıldızlardan saklarım. Yüreğim sana emanet ey muhayyel peri…
|
|
116
|
|
|
|
Dev gibi bir ağaçtım
İki yıl asır gibi geçmiş,
Nedendir bilinmez,
Yaşlanmıştım.
Yine mevsim kış ..
Aylardan Ekimdi.
Bedenim soğuktan donmuş,
Yapraklarım dökülmüştü...
Bu ağaç çoktan kurumuş dedin ,
Zamanın farkında bile değildin!.
|
|
117
|
|
|
|
Heyecanla tutuşuyor alevde kağıtlar... Sorgusuz kabulleniyor eski sözleri, ilham yaratırcasına... Yüreğinde yeni tanımlamalar, sessizce oluşuveriyor anılar...
Geçmiş, gelecek önemli değil, şu an hep yaşanılan... Seni moda sokacak sarsıntılar...
Geldiğin değil, bulunduğun yer önemli olan, güvenip ruhuna yeni bir yaşayışa taşıyan sınavlar...
|
|
118
|
|
|
|
Menzilsiz otobüs yolculukları yapıyorum senin için.Üç seyyah yol şeritlerine gömülüyor : gece,ben ve sen... |
|
119
|
|
|
|
halt karıştırdıklarını sananlar sıçtıkları bokun genelde kokusunu duymayanlardır. Bu türler güzelim dünyayı kana bulayanlarla ortakdırlar...necmi dayan |
|
120
|
|
|
|
Giydiğimiz ateşten gömlek harmanladı ruhumuzu koynunda. Akkor hâline gelen yüreklerimiz birbirine karıştı aynı potada…
|
|
|
|