• ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar |
41
|
|
|
|
Hep ayný yerdeyim, ben hep ayný deli... |
|
42
|
|
|
|
Saklambaç vazgeçilmezimizdi…
Bir küçük çam aðacý bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi…
O küçücük ellerimize sýðdýrabileceðimiz küçük taþlar arardýk beþ taþ oyunu için.
Sonralarda idrak ettik istop oyununun asýl adýnýn stop olduðunu...
|
|
43
|
|
|
|
Geçmiþ yýllarda Ankarayý anlattýðým 'Gün Aþýmý' kitabýmda bulunan bir anýdýr. |
|
44
|
|
|
|
“Bir varmýþ bir yokmuþ” diye baþlardý masallar… Ýlk önce var olmasý gerekenler anlatýlýr, arkasýndan olmamasý gerekenler sýralanýr, sonra büyük sevinçle dolan minik yürekler anlatýlan masalýn huzur verici içtenliði ile gözlerini kapatýr tatlý hayallerle uyurlardý…
|
|
45
|
|
|
|
Türk Edebiyatýnýn Gönüllü Barýþ Güvercinlerinin çok büyük özverisi ve katýlýmýyla gerçekleþmiþtir.
Belleklerimizden asla silinemeyecek 3 muhteþem gün geçirdik. Edremit adeta bir þair ve yazar ayak sesleriyle inledi. |
|
46
|
|
|
|
Sahalin, Baþçavuþun eþek kovaladýðý yer |
|
47
|
|
|
|
Yýl 1976. Temmuz ayýnýn ilk günleri. Bedenimin adýný anmanýn abes olan bir bölgesinde bir çýban peyda oldu. Hayatýmýn her evresinde olduðu gibi, nasýl olsa geçer diye o günde önemsemedim... |
|
48
|
|
|
|
Onu son gördüðümde, elinde Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyýllýk Yalnýzlýk ” kitabýna dalmýþ okuyordu. Gözünde gözlükleri, baba koltuðuna gömülmüþ keyifli bir havasý vardý. Bana kocaman bir gülümseyiþ ve havadan süzülüp yanaðýma konan bir öpücük gönderdi. Sonra ayný ciddiyetle gömüldüðü kitabýna geri döndü. Öyle hiç de ölecekmiþ gibi gözükmüyordu. Ölüm mü? Ölümden kim bahsetti þimdi?
|
|
49
|
|
|
|
Gece herkes yatýnca ilk iþ gidip çöpten poþeti aldým. Kanlý elbiseyi çýkartýp katladým… Yataðýma dönüp halamýn elbisesini göðsüme bastýrdým. Aðlarken uyumuþum. |
|
50
|
|
|
|
“Akabe” nedir bilir misiniz?
Ben de bilmiyordum ama öðrettiler…
“Arapça kökenli bir erkek ismidir” demeyeceðim, açacaðým bu kavramýn bende çaðrýþtýrdýklarýný ve “Akabe” ye bir de bu pencereden bakacaðým.
Þimdi ben, Akabe’nin bize yaptýklarýnýn hangisine yanayým?
Manevi bir atmosfer teneffüs etsinler diye alýp götürdüðüm çocuklarýma yaþatýlan hayal kýrýklýðýna mý, yoksa “Ýslam Nedir Yarýþmasý” düzenleyip Ýslam’dan, nasibini alamamýþ Akabe çalýþanlarýna mý?
|
|
51
|
|
|
|
Köy ilkokulunda okuduðumuz üç yýlda, okumak için yeteri kadar kitap bulamýyorduk. Çoðumuzun sadece ders kitaplarýmýz vardý okuyacak. Birkaç tane de masal kitabýmýz. Okulumuzun kitaplýðý yoktu. Zaten biz de okullarda kitaplýk bulunmasý gerektiðini bilmi |
|
52
|
|
|
|
ysa önceleri her þey ne güzeldi. Sen gelip parmaðýný sýrtýma dürtüyordun. Ben þakacýktan çok kýzýyordum. Ve seni kovalamaya baþlýyordum. Al sana baldan tatlý bir kovalamaca. Kaç kez boþta bulunup irkilmiþtim. Kýzmalar, gülmeler, her þey ama her þey oyun gibiydi. Aradan ne kadar zaman geçti? Saymadým ki. Kaç ay acaba, kaç yýl? Çok deðildir, yemin ederim. |
|
53
|
|
|
|
aþkýna mý aþýksýn aþk denilen acýya mý |
|
54
|
|
|
|
‘Þehr-i Malatya’yý çevreleyen, sýra daðlardan oluþan ve zirvesi beyaza bürünen Beydaðý’nýn beyaza bürünmesi seninle ne alakasý var’, diyebilirsiniz ki; ben de öyle düþünüyorum ama Beydaðý ile ayný kaderi yaþýyorum sanki.
“Var ya” diyorum, “gelirse böyle geliyormuþ” diyorum, ‘ansýzýn düþüyormuþ beyazlar anlatabiliyor muyum’; saçlarýmdaki gibi, Beydaðý’nýn yüksek tepeleri gibi...
Beyaz da bir renk, belki de renklerin en güzeli. Lakin beyaz…
Hem sahi beyaz neden bana yaþlýlýðý çaðrýþtýrýyor ki?
Beydaðý’na kar düþmüþ/kar düþmüþ yüreðime…
Beydaðý’nda karalar beyaza bürünmüþ; kara saçlarýma beyazlar düþmüþ…
Her þeyin bir vakti, zamaný var/ zamaný geldi mi ki?
Çocukluk, gençlik ve yaþlýlýk…
Ülkem insanýnýn yaþ sýnýrý ne ki?
Kaç yaþ, yaþlýlýk yaþýdýr bu coðrafyada?
Hem ülkemin yaþlýlýk kategorisi kaç?!
Ama Beydaðý’na kar düþmüþ, Beydaðý beyazlara bürünmüþ ve saçlarýma beyazlar…
Ýçimdeki buzlarý eritebilecek hatta eritecek bir sevgi, bir þefkat, bir dostluk, bir kardeþlik, bir samimiyet, bir adanmýþlýk ruhunu bir kez daha eskisi kadar, kendimde görebilecek miyim, bilmiyorum ama bu yýl sanýrým içimdeki zemheri erken baþladý… |
|
55
|
|
|
|
Tarihi; sýradan insanlar, neferler oluþturur. Koþanlar, düþenler kalkanlar... Konuþanlar susanlar... Düþünenler düþünmeyenler... Üretenler, üretmeden tüketenler... Baþkaldýranlar, boyun eðenler... Her þeye karýþanlar, hiçbir þeye karýþmayanlar... Yönetenler, yönetilenler... “Aslýnda tarihi sýradan insanlar yazar, onlar ‘parmakla sayýlmayanlar/ kýrmakla tükenmeyenler’ dir...” dedim. |
|
56
|
|
|
|
Hafif hafif yaðmur çiseliyor. Ohh tam yürümelik bi an. Kendimi dýþarý atýyorum bahçe kapýsýndan ve anýnda müdahale geliyor annem ve anneannemden “kýzým ýslanýrsýn, nereye.” Þþþtttt. Beni bana býrakýn bakalým, gezintiye çýkýyorum. Ziyarete gidiyorum. Çocukluðumu ziyaret edeceðim az sonra. |
|
57
|
|
|
|
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatýna.
Daha dün doðmuþuz sanki...
Yeni okula baþlamýþýz, yeni sevmiþiz
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatýna
Yarýn bitecek sanki her þey
Yarýn ölecek gibiyiz.
Daha doymamýþýz yaþamasýna
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakýn bir þey býrakma yarýna
Yarýn yok ki.
ÖZDEMÝR ASAF
|
|
58
|
|
|
|
Bayramlarda, gece fener alayýný görmek için yapýlan tramvay gezintisi |
|
59
|
|
|
|
Bolu'nun Seben ilçesine baðlý Çektikdere Köyü'nde doðdum.
Çocukluðumda Yayla Göçleri köyümüzün en önemli olaylarýndan biriydi.
Küçük yaþta yaþadýðým bir Yayla Göçü'nü sizlere anlatmaya çalýþtým. |
|
60
|
|
|
|
Beyoðlu’ndaki Ýstiklâl Caddesi Ýstanbul için ne ise, Ýstiklâlî Millî Cadde de Kars için o idi. Diyebiliriz ki kültürün, sanatýn merkeziydi. Zamanýn tek eðlencesi sayýlabilecek sinemalarýn bu cadde üzerinde olmasý da caddenin önemini artýrýyordu. |
|