• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
2101
|
|
|
|
Yaşamın yükleri, sevginin küçük bir kuş rolünü üstlenip bu yükleri nasıl taşıdığına dair bendenize özel bir betimleme... |
|
2102
|
|
|
|
toprak, bizim sadık yarimiz... gelinen o, sonunda gidilen de o.. |
|
2103
|
|
|
|
Arabalar ne zaman yol verecekse o zaman geri geri giderler. Uçaklarınsa böyle bir sorunu yoktur; tıpkı benim böyle bir sorunumun olmadığı gibi. Senin hayatından uçup giderken, arkama bakmam. Ayrıca dikiz aynam da yoktur. İstersen makam koltuğunda otur. Senin kurallarının benim trafiğimde geçerliliği yoktur. Hadi sana elveda. Geç gelen mutluluk, mutluluk değildir. Daha uğrayacağım yer çoktur. Gökler yıldız ışıklarıyla doludur. O ışıklar ki ne kırmızıdır, ne sarıdır, ne de yeşildir. |
|
2104
|
|
|
|
Seni seviyorum kendim.Sen beni ne kadar sevmesen de...
Seni seviyorum aşkım... Sen beni ne kadar sevmesen de...
Beni seviyormuş hayat .Ben onu ne kadar sevmesem de |
|
2105
|
|
2106
|
|
2107
|
|
2108
|
|
2109
|
|
|
|
İstediğin kadar kal bende.
Yerin sonsuz bu bedende |
|
2110
|
|
|
|
bırak bütün karlar bu gece yağsın.. |
|
2111
|
|
|
|
Aşk, tarifi imkansız sancıları yaşattığı zaman güzelleşir. Yalnızlığı iliklerde duyumsattığı; soluk alışı hissettirmediği; körleştirdiği, sağırlaştırdığı, şuursuzlaştırdığı zaman değer kazanır aşk! Aşk, acı damıtır! Ve acının büyüklüğü, aşkın büyüklüğünü |
|
2112
|
|
|
|
Aşktan, umuttan, kendinden vazgeçmiş insanları düşününce, onlar adına üzülüyorum.Oysa; Aşktan , umuttan hele de kendinden vazgeçmek nasıl da hastalıklı bir hadise |
|
2113
|
|
|
|
Terk etme bendeki seni… Unut kendini öylece… Sana can çekişirken yüreğim, yanımda kal, yüreğime işle adını… Bitimsiz sevdamda yandıkça erirken, yalnızlığımı anla… Gecelere serdiğim yıldızları şahit yaz hayallerime… Sarıl, senli hayatlar vaadet bana… Öyle sarıl ki, hayat kokan nefesinde can vermek nasibim olsun… |
|
2114
|
|
2115
|
|
|
|
Sadece bir nefeslik ömrüm olsun sende,
Sadece bir hasretlik yerim olsun yüreğinde
|
|
2116
|
|
|
|
Yalnızlık ve sevgisizliğinin ağırlığı bir de uçamayan kuşları vardır... |
|
2117
|
|
|
|
Bir 14 Şubat daha geçti.Ama çok farklı ve çok özeldi. |
|
2118
|
|
|
|
Gidiyorsun değil mi… Satırlar öksüz, geceler yıldızsız semalarımda… Felaket tellalı şimdi hüznü vuran saatler. Dertlerin işgalinde buruk gülüşlerim. Yosun tutmuş gamzelerime dokunup, ağlayacak bir şey yok deme bana. Kederli bir yıkılışla nereye baksam sen varsın sevgili, yokluğun zehir zemberek, yokluğun diğer adı ölümün. |
|
2119
|
|
|
|
Yaşlı, olabildiğince beli bükülmüş kambur bir adam gibiydi, yaprağın tutunduğu! Öksürüyordu ağaç, bastonu yoktu belki ama olsaydı inan o da tutamayacaktı. Duruyordu işte, kökünden tutunmuş, bir beden gibi yerde yatan çamura.
Çamur bendim, yaşlı ağaç... Bu hayattır; o sarı yaprak sakın sen olma sevgili!
|
|
2120
|
|