• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
421
|
|
|
|
Farkında olmasak da herbirimiz bir şeylere karşı mutlaka bir aşk besliyoruz ve bu aşk yaşamımızın temel taşı. Peki ama biz esasında neye aşığız acaba? |
|
422
|
|
|
|
Aşk da gelincik gibidir. Ayrılık hemen boyun büktürür. Acıyla canlı kalır aşk. Ve insanın görüntüsü, gelinciğin yapraklarını dökmesi gibi solgunlaşır, değişir. |
|
423
|
|
|
|
Kaybetme korkusu mu acaba hep bu hazin sonları hazırlayan? Kaybetme düşüncesi mi çağırıyor bu kederli ayrılıkları? Hani diyorum ki acaba inansaydık ikimiz de bu aşkın gücüne, bitmeyeceğine dair inandırabilseydik kendimizi, acaba farklı mı olurdu? Çarpışan iki kocaman yalnızlıktan bir bütünlük doğar mıydı ki? İkimiz de korkaktık düşüncelerimizin gücü önünde. Bu yüzden ben kaçarken senden, sen vazgeçtin kovalamanın zahmetinden…
|
|
424
|
|
|
|
Bu sabah da senden vazgeçtim... |
|
425
|
|
|
|
Aşk'ın tarifi sizlerle :) |
|
426
|
|
|
|
dedim ya, beni merak etme. Üzülmüyorum. Yalnızca biraz, sadece biraz üşüyorum... |
|
427
|
|
|
|
Uçsuz bucaksız yonca tarlasında dört yapraklı yonca arayan, kim bilir kaç tanesini de ayaklarının altında ezdiğinin farkında değildir. Şans gözün görebildiği kadardır. Ne yazık ki gözün görebildiği KADERDİR. |
|
428
|
|
|
|
Düşlerimden topladım tüm silahlarımı ve bir gece yarısı vurdum beni.
İşte gidiyorum çeşmi siyahım!
Bu sazın kopmayan son teliyle çalıyorum türkümüzü! Kentin sınırlarını kanatıyor, pır pır atan yüreğim ayrılığın ilk sancısıyla!
|
|
429
|
|
|
|
dokunma satırlarıma aklından bile geçirme/ne doğrum senin doğrun ne yanlışım yanlışın |
|
430
|
|
|
|
Kırık bir oksun bedenimde.ister kal ömrünce yaşat beni ister çık ömrümden seyret ölmemi |
|
431
|
|
|
|
Kendisini bencil emellerin ugruna harcadigin kadin, ben cekemem artik burayi diyen bir beyaz yaka edasiyla ansizin istifasini onune sunuyor ve onay beklemeden de gidiveriyor. Giderse gitsin hatta biz daha iyilerini buluruz diyorsun insan kaynaklari edasiyla. |
|
432
|
|
|
|
Yüreğimdeki kor soğukluğu nereye sığdırsam eliflenmiş duygularımın asmalarına tutunup Her gece gözlerim buğulanırken isbahın fısıtltısıyla sesleniyorum sana..... |
|
433
|
|
|
|
Dediği gibiydi aslında; "Sadece 'sevilmek' harekete geçiriyordu donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalpti her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalıydı bir insani. Sevdiği kadar sevilmekti zaten bir acının yara bandı." |
|
434
|
|
|
|
hadi kal bendeki yanınla...
|
|
435
|
|
|
|
Gelin tacımdan önce papatyalar süslemeli kestaneye çalan kızıl saçlarımı… |
|
436
|
|
|
|
..damarlarımızdan akan kızıl renge inat daha bir soluklanıyorduk aşk aşk… aklın yetmediği yerde şehirler kuruyorduk terk edilmişliklerimize. ağlamak, kızgın ateşlerin üzerine dökülmüş yağmur gibi kavuruyordu bilemediklerimizi… |
|
437
|
|
|
|
Seni bu gece de her gece ki gibi seviyorum. Delice, körü körüne... |
|
438
|
|
|
|
Özür dileyemiyorsam da senden, son bir nefes ve hayat dileniyorum bir şairden ödün(Ç)alınmış “umut ikliminde” harflerle. |
|
439
|
|
|
|
Hayat kadrajında gelememiştik yanyana. Aynı kadrajda yer bulup, hayat deklanşörüne basarak, ölümsüzleştirememiştik bir fotoğrafla. Şimdi aynı kadrajdaydık o hayat köprüsü üzerinde. Ama ne zaman deklanşöre basmaya kalksam; fotoğrafın arka fonuna ya onun yakası yansıyordu, ya da benim. Fotoğraftaki tüm fonların bize ait olduğu bir manzarayı arkamıza alıp, defalarca deklanşöre basabilecekmiyiz acaba? |
|
440
|
|
|
|
düşme öyle aklıma sen bana gelince ben kendime gelemiyorum |
|