• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1861
|
|
1862
|
|
1863
|
|
|
|
Gözümün karasında, şehrimi aydınlatan hayat felsefem. |
|
1864
|
|
|
|
Gerçek bir olaydan esinlenilmiştir |
|
1865
|
|
|
|
Nice insanlar vardır etrafımızda, yaşadığına hayat denmez, nice insanlar da vardır ki, çoğunun yaşadığı hayatı beğenmez. |
|
1866
|
|
|
|
Kala kala sadece ve sadece o kelimeler arasına yerleştirilen birkaç küçük nokta kalmış. Sadece üç nokta… Apostroflar yokmuş artık, virgüller de çoktan yitip gitmiş geldikleri masallar alemine... |
|
1867
|
|
|
|
Önceye ve sonraya dair tüm keşmekeşlerin arasından sıyrılıp, sana hiç dokunmadan, sana hiç bakmadan, gözlerine aşkın tılsımlarını koymadan, konuşmadan ve susmadan sadece seni sevmek mabedinde ilahiler dinlemek istiyor canım. |
|
1868
|
|
|
|
ama şunu unutma ki her kapıyı kapayışında ben yeni ellere açtırıyorum.! |
|
1869
|
|
|
|
Saat sensizliği çok geçe artık... Dönülmez sabahın tan yerindeyim...
özlemin gözlerimden aktığı vakit... aklıma yol verdim, kalbim sende kaldı |
|
1870
|
|
|
|
Bir gün büyüdüğümü anladım ve bir ada kurdum kendim için masmavi derin sular ortasında yeşilliğiyle gözleri çivi yapıp kendine çakan,küçük-şirin bir adaydı yüreğimde ve benliğimde canlanan nadide varlık… |
|
1871
|
|
|
|
Kalkıp gitmenin vakti gelmiştir. Ayak niyetine taşıdığım uzuvlar, elbet beni bir yere kadar götürür. Bu kaçışım ne açlığımdan ne de susuzluğumdandır. Ah sevgili bu gidişim senin o gözlerindeki derinlikte boğulmamak içindir. Ey sevgili bana bir daha bakarsan, ölürüm diye korkarım. Ne açlık ne de susuzluk, senin süründürücü ve öldürücü bakıştan daha fazla beni mahvedici olabilir. Seninle göz göze gelmek, tsunami dalgalarıyla burun buruna gelmek gibidir. |
|
1872
|
|
|
|
En maviydi gözlerin. Denizler, hatta okyanuslardan bile mavi. Mavilerden mavi. İnsanın içine işleyen, bir bıçak gibi saplanan mavi. Güzelliğiyle öldüren mavi. |
|
1873
|
|
|
|
Ayaklarımızı olası hesapların mağduriyetlerine küçültemediğimizden mi nedir hep yürümekten geçiyoruz beraber ve sen karanlığıma, karanlığına ne kadar aydınlık yürüyorsun. Bense günlerdir yerini yadırgayan bir sözcük gibi uykusuzluk biriktiriyorum gözlerim |
|
1874
|
|
|
|
günlerdir beklediğim an gelmiş, sonunda onu görebilmiştim... |
|
1875
|
|
|
|
Yürekte aşka dair neler var , neler yaşatmış aşk denilen karmaşa ara ara mutluluğa boğmuş ara da acılara gömmüş. |
|
1876
|
|
|
|
Yazın bu sıcak günlerinde yürüyen adam, onu bir yağmur gibi beklediğini anlatır. |
|
1877
|
|
|
|
Sevdamın bir penceresiydi.Kapattım... |
|
1878
|
|
|
|
her hikaye bir hayattir aslinda.. kendin belirlersin yolculuga kiminle cikacagini..
ya yolda kalirsin, ya karaya varirsin..yada korkup hic cikmazsin yolculuga.. tehlikelidir
deniz.. bazen icine ceker seni..bir kopek baligi gelir kararir dunyan..sansdir bazen..
bazense dipsiz bir kuyu.. bogulursun derinlerde.. ama yinede guzeldir! her bakisda bir guven
verir hep..hikayelerinde sonu vardir.. mutlu son olmasi muhtemeldir genelde! her yolculugun
bir sonu oldugu gibi..o yada bu sekilde.. olanaklar el verdigi surece.kalbin yettigi surede!
|
|
1879
|
|
|
|
Farkına varmadan ne çok zarar vermişim sana! Bu kadar sevilmeyi kaldırır mı bir beden, hak eder mi bir insan? |
|
1880
|
|
|
|
Aşkın dev boyutları karşısında çok küçüksün sen daha. Bilmezsin bir yaprak gibi nasıl savrulacağını sağa sola. Aşk dilde değil yürekte yerleşmeli gülüm. Sen bakma herkesin ağzında dansettiğine. Dudaklarınla değil yüreğinle haykırmalısın aşkı gülüm. Bir zehir gibi dolaşır aşk damarlarında ince ince. Bilmezsin nasıl yayılacağını her bir anına; gününe gecene. Korkarsın sevdanın gücünden gülüm bir kere yerleşti mi aşk hücrelerine…Korkutacak kadar sızmak istemiyorum kelimelerine…
|
|