Yaşamak Olurdum Yarınlara
|
Belki çok farklı olmazdı demek için, barış adına baharı kucaklamak için, çocukların uçurtmalarında rüzgar kalabilmek için, insanların bir gününe sığmayan umutlarında, o sımsıkı kapanan avuçlarında kalan bir tebessüm olmak için umut olurdu , kendimi bunca senelere rağmen anlatamamak.
İnadına yaşamak, elde avuçta kalmayanın değerini anlarcasına ve gökyüzünde bayram yeri umutlarımla sadece bir insane gibi, yüreği elinde bir ana gibi heyecanlı, utangaç yüzlerde gizlenmiş , sadece yaşamak olurdu içimde taşıdığım hastalığımla.
Ne için yaşadığımı bilmeden yaşamak. Hayır belki de daha çok yapılacak iş var hayatta. Belki de bir dost eli uzanacak gözyaşlarıma.
Şiirler okumak istemez mi yüreğim. Paylaşmak, yüksek duvarların altında özgürlüğü , bahara yalınayak koşarcasına. Hep görmeyi istediğim bir düş gibi, uçsuz bucaksız denizin kıyısında, martılarla, bulutlarla, güneşi kovalamak ve gözlerimi açabilmek yarına.
Elbette isterim, saat başı pencere önünde koklarken bir çiçeği, gözlerim dalarken uzaklara , saf bir kelebek olmanın sevincini. Yaprağın üzerine tüm zarafetiyle konan o mavi kanatlı kelebek bana özgürlüğümü sunsun. Birkaç gün olsa bile bana özgürlüğün, yaşamanın değerini öğretsin. Bir günlük ömrüm olsa da kelebekler gibi uçabilmek yarına.
Alıp başımı kaçmak isterim ağların ardına. Deniz olmak isterdim elbet, ömrümün belki de göremeyeceğim bütün yanlarına. Değişmeyi isterim, eski halimle her yerni gelen güne ve her yeni gelen günün bir türlü değiştiremediğim acı veren yüzüne. Gülmek isterim sevenlerimin yerine. Yaşamak olurdum onlar için, ve yüzlerindeki acıyı değiştirmek için gülmeyi özleyen yüreklerine. Görmek isterdim yüzlerindeki sevinci, neşeyi.
Belki kendimde göremeyecek olsamda derdim ki;
Yattığın yerden çekersen yosun kokusunu ciğerlerine ve bakışların gölgesinde dalıp gidersen sende benim gibi uzaklara. Bütün neşeni, bütün hüznünü sımsıkı sarıp sarmala. Sana olmak istediğim birkaç satır. Başka ne diyebilirim ki. Yaşamak , altı üstü, yaşamak dostum , neye yarar, umut ve denizin olmadıktan sonra.
…
Denizin varsa,
Durma,
Hiç olmazsa martıları kovala,
Doyabildiğince yaşa,
Denizi görüpte yaşamadıktan sonra, Yaşamak,
Yaşamak değildir asla.
Birgün içerisinde yaşayabileceğim en güzel değişiklik, içimdeki hastalıkla tanıştığım bu zamandan kurtulup, yeni bir zamanda olmak olurdu sanırım, Kaldı ki o zaman, büyümek için dünyaya gelen, geleceğe kanat çırpan çocukların tebessümlerine karışıp, belki de onlar gibi hayatı anlamadan yaşamak, yaşamak, yaşamak olurdu geriye kalan zamanım.
Bilirim, herkeste değişir bu duygular, her insanda farklıdır yaşama dürtüsü. Elde etmek için çırpınışlar vardır hayat adına. Oysa hayat, şu üç paralık hayat, nedir ki, doyasıya ve sağlıklı yaşayamadıktan sonra.
Ne yazıya dökülen sözcükler, ne ağızdan çıkan iki kelime , hiçbiri kafi gelmez küçük bir sarılışı tarif etmeye.
Bir yemek tarifi gibi ölçülerini veremezsiniz bardakla, kaşıkla ya da bir terziye verdiğiniz gibi santim santim, metre metre hesap veremezsiniz. Dansta tenler birbirine kavuşur, bir piyanonun tuşlarına dokunmadan hayat bulamaz notalar öylece durduğu yerde.
Ne yediğin balığın tadı vardır; şöyle kollarını sıvamadan, ne içtiğin demli çayın; ince bir bardağın beline sarılmadan…
Barış olmak isterdim, yaşam olmak isterdim masum çocukların ölmediği başka dünyalara.