Ağır Uyku

SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyâsı bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum pembe uçurtmalar yolladığından beri sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnaları yakalıyorum turnalar gidiyor;ben kalıyorum âvâreyim,asûdeyim,yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum erzurum garında,banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları yitik düşleri kovalıyorum gölgeler gidiyor;ben kalıyorum binbir türlü kokuyorsa yaylalar siyah gözlerine beni de götür baharından koynundan koparıp sana ipek bir mendile sardığım yüreğimle şehzâde gülleri gönderiyorum umutlar kalıyor;ben gidiyorum bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini kaptanları sorgulayan yanından geçen küheylanların korku tûfanına yakalandığı siyah gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellar,ayrılığın boynunu vursun usul usul intizârı çürüten bu hercai diken,bu çılgın arzu sürüklüyor imkansız muştuların eşiğine gönül vâdilerini bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tanyerine ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefâsız şarkıyı bitir özgürlüğe giden tutsaklar gibi siyah gözlerine beni de götür Nurullah GENÇ

yazı resim

işte o, işte ben...
ağır bir uykudan uyanmışcasına
sersem,
buruk ve alıngan acıya mütebessim
şarkılardan...

ellerinden tutunmuşcasına;
bir masum çocuk
ve solgun bir
gündönümünde akşam...
biraz da
hüzün oluyorsun bakarken
gökyüzüne...
bir yıldız kayışından
pay biçiyorsun
tuhaf bir şekilde kendine

ve işte musikişinasların
sevda imgeleri ve geceler;
efsunu bozuluyor
dokununca...
tabularını yıkıyor pervasızca
uslu çocuk
bilemezler bilemezler bilemezler...
henüz adı konmamışlığı yaşıyor ki; kalbi
soluk soluğa
ve de zamansızca...

taki; keşke keşke keşke
sizliğe dek...
Ayşe AKKOYUNLU...05/11/2007

Başa Dön