Hüküm sürüyor şimdi gözlerimdeki kahve rengi
Unutmuşum kahve renginin ardına gizlenen yosun yeşilini
Yosun yeşilinin ardında gizlenen aşkın yok eden ihtişamını
Böyle mi hayat diyorum;
Yani bulutlara bakıp da şekilleri görememek
Ya da buz dağına bakıp da ardındaki büyüklüğü fark edememek mi?
Unutmuşum aşkın yüceliğini
Yüceliğin karşısındaki çaresizliği
Çaresizliğin arkasında bekleyen cesareti.
Boşluk kaplamış her yanı
Yosun kokusu duyulmaz olmuş
Denizler ve okyanuslar unutulmuş
Derinlikler sığlara yenik düşmüş
Razı olmuş göllere gönül
Gönül razı olmuş sınırlara
Hadi, kuş sesleri doluşsun kulaklarıma
Hadi, gölün kenarına yanaşsın bir sandal
Sandalın kürekleri kanat
Kanatları bir dokunuşa tutsak
Parmak ucumu değdirince, kanatlar kımıldamaya başlasa
Korkup alel acele binsem sandala
Hani elimi verip kolumu kaptırır gibi
Hani ne olduğunu anlamadan kendimi aşkın içinde bulur gibi
Parmağımı dokundurup kendimi o sandalın içinde bulsam
Sandalım kanatlansa
Kanatlanıp beni unuttuğum yolculuğa çıkarsa
Bulutlara gizlenen harfleri bulsam
Harfleri tek tek yüreğimle dokusam
Kilimimde yosun yeşilini bulsam...
Ah, unutmuşum o gizlenen yosun yeşili gözleri
Yosun yeşili gözlerin ardındaki aşkın zerrelerini...