Uykumu bölen sessizlikti oysa. Tüm masumluğuyla belirdi birden karşımda. İlk önce tanıyamadım kendisini. Aramızda daha önce yaşanmamışlık vardı. Başrolünde sadece ikimizdik. Gecenin gündüzü olduğu gibi hasretin diğer yarısıydık. Konuşmak gereksizdi böyle zamanlarda. Bazen bir gülümseme yetebilirdi saf duyguların filizlenmesine. Yalnızlığa inat karşılaşmıştık kaderin izninde. Zamanı daha önceden kesinleşmemiş bir yerde. Her ikimizin de haberi olmadan sadece bakışmıştık. An durdu, sessizlik konuştu. Şimdiye dek ördüğüm duvarları nasıl da aşmayı başarabilmişti ve gözleri gözlerime kilitlenmişti anlayamadım. Anlamak da istemiyordum. Neden, nasıl, ne zaman sorularını sormayacaktım bu kez. İlk kez akışına bırakacaktım herşeyi, kendimi bile Hakimiyetimin gölgesinden kaçmak istemiştim bu kez. Doğa seyretmeliydi bizi. Kuşlar dinlemeliydi.Gökyüzü altında güneş merhaba demeliydi. İçimizin ısındığını anlamamız pek uzun sürmedi ki her keresinde başımızı çeviriyorduk ikimizde. Bu nasıl zamanlamaydı böle? Ve tam zamanında umut varlığını göstermişti.
Büyük bir hevesle güne başladım bu sabah. Yaşanacak çok şey olmalıydı bir yerlerde. Belki yine o şaşkın bakışları görmeye şansım olurdu. Bu kez daha sakin ve kocaman bir tebessüm armağan edercesine.
Size bir sır vereyim mi? Bugüne dair hayatınızı her yönüyle kabul edin.
Göreceksiniz yaşarken fark etmediğiniz güzellikler ayağınıza kadar geliyor.