Aldandın

Binbir yolu denedin / Binbir renge boyandın / Ya bir kuyunun gölgesinde / Ya da bir bulutun düşlerinde kaldın /

yazı resim

Aldın eline kalemi
Çizdin karaladın
Kırık dökük mısralarını
Yoksa sen şiir mi sandın?
Bu çark böyle dönmez
Binbir yolu denedin
Binbir renge boyandın
Ya bir kuyunun gölgesinde
Ya da bir bulutun düşlerinde kaldın
Boşuna yoruldun, boşuna ağladın
İlk zamanlar çocuktun ve aptaldın
Koştun, düştün, yuvarlandın ve atıldın
Bir köşeye saklandın, saatlerce çıkmadın
Saklambaç mı oynuyordun? Nerede kaldın?
Sen bu oyunu gerçek mi sandın?
Saat çaldı, zaman geçti, okul bitti
Sen bütün derslerden sınıfta kaldın
İçin büyüdü, büyüdü, çoktan yaşlandın
Elinde hiç oynamadığın misketler
Herkes oyunu çoktan bıraktı
Ciddiyete davet edildin, işe alındın
Seni de saydılar, seni de kattılar diye
Şimdi, sen kendini adam mı sandın?
Sana su verdiler, utandın, korktun almadın
Bak, şimdi deniz üstünde susuz kaldın
Yoksa, sen bu inadı gurur mu sandın?
Bir daha yanında getirme gözyaşlarını
Ey kendini bilmez, ey pervasız serseri!
Taşıyamayacağın yükü neden sırtına aldın?
Sen etrafındakileri hammal mı sandın?
Ne işin vardı yüksek yerlerde?
Yoksa yıldızları mı toplayacaktın?
Bak, başın döndü, uçuruma yuvarlandın
Kupkuru dallara uzandın, kurtulamadın
Yamaçtaki o güle uzandın, elini parçaladın
O yemyeşil körpe dal seni taşıyamaz
Hiç uzanma, bırak bari O da
Yıldızlar gibi yerinde kalsın
Bırak kendini boşluğa
Dua et de, bu son uçuşun
Sarp kayalara çarpıp parçalanmadan
Aniden ve çabucak noktalansın
Ne verdin ki bu dünyaya, ne istiyorsun?
Belki birşey yemedin, hep yutkundun ama
Bu soluduğun zehirli havadan bile
Geçen her saniyeye, bir ömür borçlu kaldın
Şimdi git, duvarları rahatsız etme dostum
Senaryo bitti, perde kapandı, ortada kaldın
Bomboş salonda yoksa alkış mı aradın?
Bak yine akşam oldu, çok geç kaldın
Aldandın dostum, yazık ki aldandın
Sen kendini, ancak kendini kandırdın..

Başa Dön