“Ağustos böceği ve karınca” hikayesi masumiyetinden uyanılaberidir zamanlar akmakta ve bazen ayıklanmış sardalyelerin iki gün sıcakta beklemiş iç organlarının verdiği kesif dayanılmaz koku gibi olmuş yaşam sürüp gitmekteydi. Çanakkale kordon boyunda ne zamandır yunuslar hoplamaz olmuştu. Gelibolu’da yasalara uygun inşa edilmiş Ortadoğu’nun en büyük tersanesinden yayılan kir çocukken içinde yüzdükleri bu güzel boğazı tecavüz müptezeli yapmış ve fakat gönüllerin yasası denen kamu vicdanında derin bir yara açmıştı bile. Tecavüz demişken T.C. algı müsteşarlığınca hükümete önerilen kaba tabirle “Tecavüz eden vatandaş bir yıl süreyle türlü kabus programlarına gark olsun” kanunu çoktan geçmiş meclisten ve bunda tecavüze uğrayan bir bakanın kızı etkin rol oynamıştı. Hüküm giyen kişi suçu sabitlenmesinden sonra bir yıl boyunca uyutulup Levent’te konuşlu yaratıcı reklamcıların öngörüsü ile düzenlenmiş türlü türlü kabus hikayeleri zihnine uykuda zerk edilmek suretiyle cezalandırılmaktaydı. Bu programlarda hükümlünün en az beş kez tacavüze uğraması öngörülmüş, sağlık bakanlığına bağlı bir gurup psikologda denetçi kabul edilmiş, nörologlarsa kişinin uykusunda çektiği acıyı ölçer hale gelmişlerdi. “Uyanış sonrası hadım” denilen uygulamaysa kişinin cinsel haz bölgesinde oluşan her hararette ona acı olarak dönmekteydi.
Kabulleniş ve akabinde bu topraklara has uyum sadece birkaç kahvede tavla atılan masalarda algı ölçeği içerisinde dem dem konuşulurdu. Kazdağı’ndan çıkarılan altın sonucu kentin akciğeri bitmiş, kimi zamanlar övünç kaynağı olan lodos tüm tozu, pisliği kente bezemiş, nefret edilir hale gelmişti bile.
Dr. Sakin ile olan sohbet sonrası kordonda yürürken bir kentin çöplüğünde vahşileşmiş, kimi zaman evlerin çöplerine dadanacak cesareti gösteren o ilk gençliğindeki masum martılar aklına düşmüştü bile. Eski moda diye eleştirilen LCD ekran televizyonunu açtı. Öyle bir gelecek zamandı ki kimsenin evinde yoktu bunlardan tıpkı orta yaşında evlerde yadırganan radyolar gibi. İstese tek hareketi ile beyninde yüklü çiple devlet televizyonuna bağlanabilecekken nostaljik tutkusu onu bırakmıyordu. Haber bülteninde Libya’da uzun süredir konuşlu ordu birliklerinden ve çarpışmalardan, petrol havzası içerisindeki başarılardan bahsediyordu. Yıllar sonra Libya’dan gelen haberler ülkenin coğrafyasına resmi olarak katılmasından beridir can sıkıcıydı. Öyle ki yan komşunun oğlu Berkecan döneli iki ay olmuş sağ ayağı ve sol kolu ordu rehabilitasyon birimince kopyaya verilmiş nakil beklemekteydi. Eskisinden farkı derseniz geçmiş savaş anıları algı dairesince silinmiş yani kısaca yaşamının bir yılını anlatamaz hale gelmişti bile bu genç adam.
Eve varalı bir elmayı bitiriş zamanıydı ki derken Zeynep girdi içeri, sarı boynundan omzuna süzülen terler ve yaydığı güzel koku ile birlikte elinde tarihi Nar Simit Fırını’ndan aldığı simitler ve imitasyon Ezine Peyniri kardeş ile sordu neşeli ve zeka kokan bir tonla :
-Nabıyon bakim burada?
Yerel aksanla konuşmaları bir çeşit filörtöz sözsel sevişmeymişçesine ki neşeli zamanlarında sarılırlardı bu yerel aksana
-Nabiiim? Dedi
-Sakin vardı bizim liseden bildin mi?
-Bilmem mi altın beşlinin yirmidört ayar çocuğu, içine kapanık ?
-İşte onun yanındaydım, kabak çiçeği gibi açmış hatta dolmasını yap ye o biçim olmuş…
-Pek öfkeli gördüm seni severdiniz birbirinizi hayırdır? O halk çocuğu kardeşliğinize zeval mi geldi? Dedi alaycı bir gülümsemeyle. Güzel ve bir o kadar akıllı kadınların erkekler karşısındaki ezici baskınlığı iktidar olup.
Gizliden ne yaptığı bilinmez insanlarca eve bırakılan algı kırıcı cihaza kirlenmiş sağ elinin baş parmağıyla dokundu seninki, köhnemiş koltuğundan, tanımadığı bu insanların telkin dolu mektuplarına güvenip ki güven fakirlik olmuştu, o an zihnindeki titreşimi hissedip ilk sıcaklar bastığında Saroz Körfezi’nden denize atlamanın ferahlığı gibi bir hisle rahatça konuşmaya başladı, özgür, korkusuzca zira cihaz algı merkezinin beyne yerleştirilen çipini bloke etmekte ve merkez beklenir vatandaş düşüncelerini yollayarak kullanıcıyı koruma altına almaktaydı.
- Güce satmış ruhunu, çok zengin olmuş hatta bildiğin göt olmuş. Yok yani artık davamız onla ve tüm satılmışlarla!!! (DEVAM EDECEK) Cumhur Ç.
Algı Dairesi (Bölüm 9)
Algılarımız otoriteye tehlikeli gelipte bir algı dairesi kurup algı mükellefi olacağımız fantastik öykümün 9. bölümü...