Anama Mektup 3

ne çektiysem, / dik kuyruğumdan çektim annem... / sivri dilimden, sivri kalemimden...

yazı resim

ne çektiysem,
dik kuyruğumdan çektim annem...
sivri dilimden, sivri kalemimden...
boşuna yakınmıyor dostlar,
boşuna kovlaşmıyor perde arkacılar
bahsederek mezalimimden(!)

şimdi “ben” olmaktan caydım;
kapı kulu, el etek öpücü olmayacağım ama...
kavgalardan elimi eteğimi çektim annem! ..

artık ağır ablalarıma, ağır abilerime,
çocuklarıma, torunlarıma
tek tek karanfil sunacağım, gül sunacağım...
şebnem, orkide, şebboy, sümbül sunacağım...
bildiğin gibi değil annem;
herkes gibi
ben de nemelâzımcılığa soyunacağım!

cık cık çekme n’olur be annem! ..
başının etini yediğim günlerin hatırına,
yolundan eylediğim günlerin hatırına,
eteğini çekiştirip, harçlık diye diye
tepinerek ağladığım günlerin hatırına,
niye vurdun elin çocuğuna diye kızdığında
kızgın maşayla
sol avucumu dağladığım günlerin hatırına,
sana inat, soğuklarda
tir tir titrediğim günlerin hatırına,
kıyamayıp kızmadığın zaman,
kendimi odama kitlediğim günlerin hatırına...
hasılı annem…
o, seni çok üzdüğüm günlerin hatırına
sakın şaşırma
ve bağışla “şimdiki ben” i! ..

sapı dişlerimin arasında bir pembe çiçek,
bir de kulağımın üzerinde...
ama söz! .. vallahi kırıtmak yok,
olur olmaz sırıtmak yok! ..

aman be annem...
oğlun pek şirin görünecek(!)
sadece düşeceğim tarihe bak!

kader böyle buyurmuş.
sıradan bir mayıs sabahında annem
o en sevdiğin eserin görünecek...
uyanacak annesinin kuzusu,
gözlerinde, şahin gözlerin görünecek...
okunacak alnının yazısı,
o gün hiç kuşkun olmasın:
çakallar ve akbabalar yerlerde sürünecek!
] ]

Başa Dön