Ansiklopedik Karasevda Üstüne Düş Kırıklığı

.

yazı resim

ONDA GÖZLERİM

Sen uyandığında ben artık susmuş olacağım
Sesim de değişecek seni anlatırken
Kimse dokunmasın sana uykularında
Sen yolcuyken uzaklara ellerini seyrettim
Gözlerinde yorgun işçiler dönerken evine

Sen uyandığında hiç kimse kaçmayacak senden
Tüm kelimelerinin anlamı sessizlik
Dolanıp durduğum bu deryaların yolcusu
Yalnızlığında çocukların ağlar
Evlerde sonsuz karanlıklara kapanır kapılar

Sen uyandığında bahçede güller açacak
Uykunda kokladığın nikotinli düşler
Saçların düşer uçurumlardan
Bir isim bulmalı senin için sabahlara takılan
Uzak durmalı senden kaçan rüzgar

Sen uyandığında her şey başlayacak
Elin yüzümde gülümsediğim kara uyku
Dolup boşalıyor kör kuyular
Her nefesinde sessizliğim bozulurken
Bana anlatılan rüya kimindi

Sen uyandığında kim vardı?

AYNADA KUŞ YUVASI

bir aynada gördüm kendimi
bir kuş yuvasında
uzağıma yağmur yağıyor
yüzüme
yüzümde
bir
ayna
kuşların yuvasında uykudayım
bilmiyorum
kuşlar daha mutlu mu yaşar
el sallıyorum nisana
yoksa
gene mi görüşeceğiz
bunca ölümden sonra
kaç kez bölüştük çocukların mirasını
gene yaşayacakmış gibi yapıyorum
kendi adımı yazarak
akmayan sularda
güller sana benzemese
sen gül olurdun
ben gözlerindeki bu kürdü sevmezdim
kuş yuvasında
yüzüme ayna tut

bir aynada gördüm kendimi
uyuyordum
kuş yuvasında gökyüzü vardı
uzakta bir yağmur
bir yağmur
bir ben
yağıyorum
ankaraya
bir gün öğreneceksin
mutlu kuşlarla ölüyorum
yüzümde ayna

İKİNDİ ÖLÜMÜ

Gidildikten sonra hiçbir şeye dokunulmaz
Zaman sokakları süpürür
Varlıkta ve yoklukta hiçlik vardır
Bayatlamış su geçer mi kurumuş çiçeklerin boğazından
Sarı renge bürünen saatlerde
Belediye anonslarında biri ölür
Ardında küskün bir şehrin intizarı
Yaşlanmadan ihanete uğrayan bir kadındır
Ak kağıt üstünde imzam

DENİZE DOĞRU

Yasa dışı bir aşk gibi yaşarsın
Bu vakitlerde unutulmuş öpüşmeleri
Denizi özlersin
Ve gözlerini
Tenha bir dalga vurur ayaklarına
Kum basar yosunlu yüreğini
Oltu taşı gibi
Avucunda gözyaşları
Bilemezsin
Kederli sularda
Kaç vapura binmiştir
Martı suskunluğu
İhanet yaylım ateş gibi
Tetiği çekseler
Serçe vurulur
Kuru dallarda
Öfkeli ve
Dumanlı sevdalar
Çınlıyor topraktan

Avucun kuru bir hüzünle kaplı
Telaşlı insanlardır
Koşuşan denize doğru
Çünkü yorgunluk vurmuştur
Artık taşlı yolları

ŞAŞKIN UNUTKANLIK

Şaşkın ve şaşılası bir düş
mutlusun
dereler ve deryalar
servis arabaları
sisler ve dumanlar arasında
işçileri taşıyor fabrikalara
sisler ve dumanlar arasında
ben ve şiir
fabrikanın arka bahçesinde
bir güle benziyoruz
ve son kağıdımla bir yarayı kurutuyorum

Şaşkın ve şaşılası bir düş
hüzünlüsün
yamaçlardan yağmurlardan
sütbeyaz güller akıyor
saçlarım kısa hala benim
şiirin mahkumiyetinde
bir ip kopuyor durup dururken
çevirdikçe radyo dalgalarını
dresten istasyonunda anlamsız ses
prag istasyonunda sokakta kalmış bir kadının
çığlığına benzer bir şarkı
moskova sokakları bomboş
berlin de ihanet çığlıkları
okyanuslar dalgalanıyor
karardıkça gece sesler iç içe
kimi barış diyor kimi silahsızlanma
kimi benim düğümlenmiş dilinde aşk haykırıyor
sabah haberleri okunacak mikrofon kurumuş sahrada

Şaşkın ve şaşılası bir düş
ellerimde saçların dağınık
güvercinler havalanıyor kaldırımlardan
seni sevdimse bu kansız bir aşk
kanun hükmünde hüzünlerden

Şaşkın ve şaşılası bir düş
ağlıyorsun
sanki son parçanı koparıyor fırtına
ansiklopedilerin son harfinde
zamansız duygulanımlardan bir aşk maddesi
deviriyor tüm harfleri
jiletin sözcük olduğu bir kitap yazdım
sabaha kadar bir ateş böceği gibi
ışıldayan sigaran yanılttı beni
çarptın kayalıklara beni tanımadan
kadehin isyancı baş kaldırıyor Şerefeee
ne burjuva romantizmi
ne partizan sanat
bütün aşk kelimeleri sokak ortalarında unutuldu

Şaşkın ve şaşılası bir düş
hâlâ yaşıyorsun
buralarda

Gece çarpıyor beni
Karanlıkta bir deli gibi gölgelere çarpıyorum
İsminden kaçıp sözlüklere sığınıyorum
Denizlerden kim çeker tuzlu hüznümü
Yangınlardan karardım
Çeşmelere sığınıp yorgunluk içiyorum

Gece çarpıyor beni
Yabancıyım evinde
Elimde rüzgar sana tutunuyorum

Saygılı bir yağmur ateşin içine düşer

Her mevsim kadınlar birbirine benzer
Ellerimden bulutlar geçer
Kaybetme beni
kederli bir anısı olmalı mutlaka insanın
hüznümüzü sokak fahişelerinin taşıdığı gecelerde
zehirli sularda yüzünü yıkamış bir aslan uyandıracak bizi
ben sesimin rüzgarıyla büyüttüm seni

benim ölümcül aşkım sabahtır
gün içinde gün parlarken
bahçe kapısı ardına kadar şehre açık

Başa Dön