Aşkın zehrini avuçlarının arasına almıştı
Dünyaya kafa tutmuş bedeni eriyordu
Zehrini soludu her nefes verişte
Ciğerine sinmiş kokusu hâlâ yanıyordu
Tutamadı benliği kamçıladı
Şehir efsanesine dönüşen düşüncelerle gel git'ler yaşadı
Şimdi kayboldu sonsuzlukta
Tek değildi
Tüm yanışlara şahitti
Sevmeden hıçkırıklara boğulan kimdi?
Hayal gücünün zirvesinde tutuklanmıştı
Kendi hücresinde sessizliğine gömülmüş
Tutuklanan yüreğini örseliyordu
Şimdi tek hecelikti herşey
Gel git cereyanına kapılmış
Gırtlağının yanarcasına
Meydan okuyordu sadece
Kim bu serseri diye vurdu kelimeleri
Düştü, yerlere saçıldı tüm utançlar
Zirvedeydi yaşamı
Endamına sövdü saydı
Ne olurdu böyle darmadağan kalsaydı
Hiç toplamasaydı
Yığıldı birden tüm cümleleri
Kaybolmuş o eskileri
Bir bir çizdi feri sönmüş gözlerinde
Kalbi bedenine ağırlaştı
Büyüdü gözbebekleri
Şimdi anlıyor olmanın acizliği
bedenini bir mum gibi eritti
Tekrar doğruldu bu sefer
Aşkın aldatıcılığı daha enfes göründü ona
Tüm sahteliği affetti
Kıvrıldı usulca yatağına
Gün bitmeden uyumalıydı...