Biliyorum ki artık
Sana yüzüm yok bir çift söz söylemeye
Yüzüm kalmadı sabrınla yüreğimi delen nazarlarınla
Sen neler anlatmıyorsun ki
Geleceğin bir tokat misali yüzüme çarpmasıyla
Senin yüreğinde küllediğin umutların sonbahar yapraklarıyla
O öpülesi ellerinin yumruklarıyla
Tek çenem kırılsa, gözlerim çıksa, yüreğim yanmasa
Hüzün içinde akıttığın yaşların kahrıyla ötelerde hesaplaşmasa
Canım, insanım, bir kanım
Bir ceht içince salınır biliyorsun delikanlı çağım
Şimdilerde idrak ediyorum bir ahmağım zevklerimle anlaşmalıyım
O kadar soluk bakıyorsun ki
Kahrının selinde, sinenin düğümlerini açıyorsun
Hiç acımıyorsun, şefkati, himmeti unutuyor benim gibi oluyorsun
Oysaki sen çok farklıydın
Rahmette müdrik, muhabbetle dirliği bulandın
Fakirliği erdem bilen, çileyi verilmiş gören, nasibi mutlak bekleyendin
Bizzat sen söylemez miydin
Hareket ve kuvvetin yegâne sahibi zatızülcelaldir
O ne dilerse, hükmün muvacehesince bir hikmete müteallik olusun
Hayrın nerede seni bulacağını
Tercihlerinde bir mihengin bulunmasını sen söylerdin
Ne oldu şimdi, niçin bu denli karardı senin yüreğin bir kelam etsene
Nereye kadar sürecek suskunluğun
Gecem, gündüzüm oldun seninle doluyor bu yüreğim
O güzelliğini hangi zaman çaldı, o pak yüreğini hangi hadiseler azap kıldı
Yaşayan bir mevta misali
Sapsarı benizli, silinmiş sinende şefkatin izleri
Şimdi ne demeli, kime ne söylemeli, nutkun durmuş sabretmeli
Geldim sineyi güzelliğin için
Nazarınla bir hançer misali deldiğin yüreğim
Çaresiz, şakın, bizar, intizar etse ne çıkar sebebi hikmeti bilinmedikte