Bedel...

bedel...ozgurluk uğruna...

yazı resimYZ

BEDEL…
Ödemiş olduğumuz bedellerimiz vardır zaman zaman. İçimizdeki, ıstırabı durdurmak için öderiz o bedelleri. Aslında içimizde bazen iç sesimizin konuştuğu anlar vardır. Susmaz bazı anlarda o ses. Kendini sevmeyen başkasını, başkalarını sevemez. Sevgi, üzerine aşk üzerine çok şey söylenebilir. Aşkın olduğu, ömrü bitişi aslında olmadığı bunlar hep tartışılabilir. Aşkı aşk yapan kendi özünü aşık olduğun kişinin özüyle harmanlamaktan geçer. Babişkomun hep anlattığı bir kıssadan hisse hikaye vardır. Sonsuz aşkın mimarlarından Leyla ile Mecnun’la ilgili;
“Mecnun bir gün kahvede otururken kahvenin önünden bir köpek geçmiş, Mecnun hemen ayağa kalkmış. Kahvedekiler demişler ki; ne oldu Mecnun niçin ayağa kalktın, Mecnun dönüp kahvedekilere demiş ki; o köpek Leyla’nın köyünden.”
Aşkın en yalın haliyle, derin şiddetini ve insanı nasıl sarıp sarmaladığını en iyi anlatan hikayedir, bana göre. Aşk Ey Aşk selam olsun sana. Kimlerin yüreğine şah oldun, kimlerin yüreğine padişah. Herhangi bir sebepten dolayı seni inkar eden yürek hep bitmeyecek bir bedel ödeyecek.

Zaman izlerini silermi aşkın? Sık sık aşık olurmusun, olduğunu sanırmısın yanılırmısın, sıkılırmısın, ayrılsan görmesen özlermisin öfff yeter be deme yürek. Sen arsız, sen uslanmaz. Sen su samuru, dağ kaçkını sen var ya yürek düşünmesende sonunu evet, evet, evet, sen ödeyeceksin sonunda bitmeyecek o bedeli.

Başa Dön