bekle sevda yürekli dağ çınarım
varsın damgasını kara vursun zaman
sabrında taşlar eriten tarih şahlanadursun
ilk cemresi düşecek baharın
sevdayı dölleyecek ilk ışıklarıyla güneş
kan pıhtısına dönecek salkım salkım kızıllık
bir kardelen baş kaldırıp buzlar altından
selamlayacak özgürlüğünü halayın, zeybeğin, horonun
hele bir terlesin umudun alnı
yırtılsın sabrın çeperleri
emek meyveye durduğunda göreceksin
tanrılar terketmiş olacak yeryüzünü
boğulup atılırken çakal sesleri dipsiz kuyulara
bir başka gülümseyecek gökyüzü
bütün türküleri anadillere çevrilecek alınterinin
şarkısını kuşlar söyleyecek o görkemli şafağın
bütün çocukları dinleyecek dünyanın
o gün söylenmiş olacak son sözümüz
yırtıp kabuklarını yüreklerde sevgi
çiçeğe duracak kızılcık dalları
kimseler beklemezken seni benden başka
bir anda bitivereceksin yanıbaşımda
omuzuma düşecek başın
son kez haykıracağım
hoş geldin ey sevda yürekli yar!
hoş geldin ey gökyüzümün mavisi...
ve gömüp yüzümü sol yanına
uzun uzun susacağım
sonra aşıp geldiğimiz zamanların dalından
sararıp ince bir yaprak düşecek
ipeksi rengini alıp benden göğe serpecek
çimlenip yeşerecek üzerimi örten bir avuç toprak
göcebe kuşlar havalanacak orta yerinden yüreğimin
geriye sadece ağrısı kalacak sevmelerimin
ve ben belki de ilk kez o gün
o kadar mutlu olacağım...
] ]