Ah o keskin bakış!
Ömür verilecek o keskin bakış.
Yürekleri yakabilecek keskin bakış.
Nerden geliyor bu keskin koku?
Cennet kokusunu anlatmanın yolu,
Çiçek bahçelerinin tek asi çiçeği,
Oda ne yine kıpkırmızı bir ruj,
Bu nasıl oluyor bilmiyorum,
Ama bu ruj senden başkasına yakışmıyor.
Simsiyah bir elbise,
Bembeyaz bir kalbin dış giysisi,
İlk bakışta keskin kısa bir tebessüm,
Kahkaha yok acıları gizlercesine,
Ufacık bir tebessüm,
Hayat gizli masum bir gülüş,
Ve ardından gelen dış görünüşüne,
Tam anlamıyla uyan buğulu bir ses
İyiyim derken, iyi değilim,
Anlayacak insan yok diyen bir ses,
O da ne arkasını döndü.
Gidiyor galiba ne yapmalı?
Koşsam dur desem durur mu?
Elimi uzatsam uzatır mı elini?
Gel desem gelir mi benimle sonsuza?
Ama bu gidiş kesin görünüyor.
Gitme diyemiyorum ardından.
Sesim kısılıyor gözlerim küçülüyor.
Ve yavaşça kayboluyor gözden .
Hayır o kaybolmuyor,
Ben kayboluyorum o keskin gözlerde.
Ben Kayboluyorum
Ayşe Sekmen'e ithafen