Bir Gerçek Adam

En az bulunan,çok aranan ziynetin şiiri....

yazı resim

Sırtında yırtık, yamalı bir gömlek;
Bacağında eski püskü bir pantolon;
Belki de altında yoktur don;
Önünde kırık, küflü eski bir çömlek;
-ne varsa içinde?
Yalınayak,
Elinde kırık saplı bir kürek
bir adam;
eğilerek, bükülerek
kan ter içinde,
belki içinde dizginlenememiş duyguların heyecanıyla
hızlı hızlı çalışıyor;
bedeniyle değil de sanki canıyla…
bir ân bile durmadan!...
Belki hayalinde ümitlerini
çamur yapıp kanıyla.
Adam gibi görünüyor ama
benzemiyor adama
hiçbir yanıyla.

Yarık yarık olmuş elleriyle
arada sırada çamurlaşmış terini silerken
vakur alnından;
bir gökyüzüne,
bir de yaptığı işe bakıyor,
feri tükenmek üzere olan gözleriyle.
Bâzı orasını burasını kaşıyor,
bâzen çöküyor yere,
yorgun yılgın bir halde.
Çökmüş omuzlarında
çok ağır bir yük taşıyor gibi,
çömeldiği yerden bâzen
fırlıyor aniden;
çalışmaya başlıyor sonra bıraktığı yerden;
sanki birileriyle,
belki de kendisiyle yarışıyor gibi…

Susuzluktan kurumuş dudakları
bâzen gülümsüyor,
hiç yaşamadığı iklimlerde dolaşıyor gibi…
bâzen umarsızca dudak büküyor
her şeyi küçümsüyor gibi…

Birden bırakıyor elindeki küreği,
belki hınçla dolduğundan yorgun yüreği,
kızmış gibi yaparak
hattâ yere çarparak;
koşar gibi yürümeye başlıyor
tekmeler atarak;
kendi elleriyle yaptığı keseklere
ayakkabısız ayağı,
kalsa da kanlar içinde…

Bâzen taşları alıp eline
kuşları taşlıyor;
pişman olmuşçasına yaptıklarından
dönüyor sonra geriye;
bir acı dolmuş gibi içine.
Bıraktığı yerden, tekrar çalışmaya başlıyor;
gözlerinde gülle gibi yaşlarla,
boğuşuyor,
adetâ savaşıyor;
bıkmadan, usanmadan
topraktaki taşlarla…

birden vazgeçiyor uğraşmaktan
uğraştığı kuşlarla
kararıyor gözleri
boş çuval gibi yığılıyor yere,
gözleri sabitlenmiş şekilde göklere.

Yorumlar

Başa Dön