bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: Samsun

Samsuna girerken dikkatlerimizi hemen sağ tarafımızda bulunan ve bir parka yerleştirilmiş siyah bir gemi çekiyor. Bu Bandırma Gemisi. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından onartılmış, iç kısımları tamamen yenilenmiş ve 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmış.

yazı resimYZ

Ben Samsunu ve Samsun halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın (düşüncelerimin), kararlarımın her halde yerine getirilebilir olduğuna, bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Mustafa Kemal Atatürk 20 Eylül 1924

Bir Güneşin Yeniden Doğduğu Yer: SAMSUN

Karadeniz gezimizde geriye dönüş başlıyor. Yönümüzü önce Samsuna sonra da Sinopa çeviriyoruz.
Samsuna doğru artık Karadenizin o muhteşem güzelliği kaybolmaya yüz tutuyor. O yeşillikler, ormanlık alanlar, akarsular, dereler, şelaleler yerini boz bir görüntüye bırakıyor. Yeşillikler, seyrekleşiyor. Dağlar azalıyor. Daha düz bir alanda ilerliyoruz.
Samsuna girerken dikkatlerimizi hemen sağ tarafımızda bulunan ve bir parka yerleştirilmiş siyah bir gemi çekiyor. Bu Bandırma Gemisi. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından onartılmış, iç kısımları tamamen yenilenmiş ve 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmış.
Biliyorsunuz, Atatürk Kurtuluş Savaşını başlatmak için Bandırma adlı bir gemi ile Samsuna çıkmıştı. Ve bu çıkış bir milletin yeniden doğması ve hayat bulması demek olmuştu.
Geminin aslı 1878 yılında İngilterenin Glasgow kentinde, bir yük ve yolcu vapuru olarak yapılmış. Gemi bir şirket tarafından Torocaderto adı ile beş yıl çalıştırılmış. Sonra Yunanlı bir firmaya satılmış ve adı Kymi olarak değiştirilmiş.
1890 yılında gemi bir kaza sonucu batmış ve aynı yıl yüzdürülmüş. İstanbulda bir firmaya satılmış. Gemiye Türk Bayrağı çekilerek Panderma adı verilmiş. Geminin adı en son Bandırma olarak değiştirilmiş.
19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsuna getiren bu gemi, Türklük dünyasında bir çığır açtığı için önemli bir yere sahip oldu. Bu nedenle bu gemi, tüm Türk insanının gönlünde taht kurdu.
7 Şubat 2005 tarihinde Bandırma Vapurunun kullanım hakkı ve işletmesini devralan Samsun Büyükşehir Belediyesi, büyük ve titiz bir çalışma ile gemiyi müze haline getirmiş ve 35 bin metre kare alana kurulmuş olan, Milli Mücadele Parkı ve Açık Hava Müzesine yerleştirmiş.
Parkta, Milli Mücadele yıllarından izler görebilmeniz mümkün. Anıtlar, şehitler yazıtı, top, tüfek, uçaksavar gibi harp malzemelerini bu parkta bulabilirsiniz.
Geminin içini gezerken, Şeref Kamarasında Mustafa Kemal Paşa ve dört silah arkadaşının balmumundan yapılmış heykellerini göreceksiniz. Sanki canlı imiş de karşınızda duruyorlar hissine kapılıyorsunuz.
Kaptan Köşkü kısmında, Gemi Kaptanı İsmail Hakkı Durusu, İkinci Kaptan, gemi katibi ve gözcü erlerin balmumu heykellerini de zevkle ve heyecanla göreceksiniz.
Sergi Salonuna geçtiğinizde duvarın her iki tarafında Atatürk resimleri ile karşılaşacaksınız. Özel cam fanus içinde Ataya ait beylik silahı duruyor. Kendi el yazısı ile kaleme aldığı resmi kararlardan örnekler de bulunuyor.
Bunların yanında Özel Kamarasını gezebilirsiniz. Burada yatak odasını ve kendine ait orijinal radyosunu görebilirsiniz.
Açık güvertede ise çarklar, pusula, dümen ve bazı malzemeler bulunuyor. Gemi personeline ait balmumundan yapılmış heykellerle de tanışacaksınız.
Eğer çocuklarınızla Samsuna gelmişseniz, onları, Bandırma Gemisine mutlaka götürmelisiniz. Böylece, çocuklarınıza, tarihimizi canlı olarak anlatma fırsatınız doğacak.
Bandırma Vapurunu hayranlıkla ve merakla gezdikten sonra yine Samsunda tarihi bir mekan olan, Samsun Gazi Müzesine gidiyoruz.
Gazi Müzesi olarak kurulan bu bina, aslında Mantika Palas adında bir otel imiş. 1902 yılında Jeon İonnis tarafından 509 metre kare olarak yaptırılmış.
Mustafa Kemal Paşayı Mantika Palasa yerleştirmeyi düşünen kişi, Osman Atlı Bey olmuş. İstanbuldan bir Paşa başkanlığında teftiş kurulunun Samsuna hareket edeceği, kendisine bildirilince, heyetin kalacağı yer hazırlığına girmiş. Aklına evinin yanında bulunan Mantika Palas Otel gelmiş. Ertesi sabah binanın sahibi ile anlaşıp, oteli açtırmış. Askeri hastaneden karyola, evden yatak ve yorgan, dairelerden masa, sandalye, yazı takımı gibi eşyaları da getirtmiş. Salonu ve mutfağı donatmış.
Daha sonra ev Atatürke hediye edilmek üzere satın alınmış. 12 Haziran 1926 tarihinde anahtar, Atatürke teslim edilmiş.
Atatürk Samsuna üçüncü ve dördüncü gelişinde de bu binada konaklamış. Zaten tarihte Atatürkün Samsunu tam dört kez ziyaret ettiği biliniyor.
Atatürkün ölümünden sonra, bu bina, veraset yoluyla kız kardeşleri Makbule (Boysan) Hanıma geçmiş. Makbule Hanım da binayı, müze haline getirilmesi için Samsun Belediyesine hibe etmiş. Daha sonra da Samsun Belediyesi tarafından Kültür Bakanlığına devredilmiş. Ve bu gün Samsun Şehrinin en çok ilgi çeken ve en çok ziyaret edilen önemli müzelerden biri olmuş.
Bu müze için Samsun Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Necdet Uzun bir yazısında bakın burası için neler diyor: Önünde açılan işporta tezgahları ve duvarlarında ucuzluk var pankartları bulunan Gazi Müzesinin Kimse gelmese de temizlik yapmaktan kurtulsak zihniyeti görevlilerinin yerinde çoktandır yeller esiyor.
Çünkü Büyükşehir Belediyesi sahiplendi. Çünkü sivil toplum örgütleri O müze bizim dedi. Çünkü vatandaş Gazi Müzesinin kapısını öğrendi. Çünkü müzeye gözbebeği gibi bakan görevliler geldi. Artık gönlümüz rahat.
Gerçekten biz de çok bakımlı ve itina ile korunan, görkemle düzenlenmiş bir müze olarak gördük. Müzeyi gezdikçe, içindeki değerli eşyaları görüp tanıdıkça hayranlığımız bir kez daha arttı. Hele görevlilerin usanmadan, bıkmadan tek bir kişi dahi olsa, önlerine düşerek yol göstermesi ve orada bulunan yadigarların her biri hakkında uzun uzun bilgiler vermesi taktire şayan bir durum olsa gerek.
Müzede bulunan eşyalardan bazıları hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum. Görevlilerin ziyaretçilere verdiği bilgilerden aklımda kalanı kadar sizlerle paylaşmak istedim:
Görevli, Atatürkün Samsuna gelişlerinde kullandığı yazı takımlarının önünde duruyor ve ziyaretçilere bilgi veriyor: 1928 yılında Samsunlu bayanlar tarafından hediye edilen bir tütün tablosunu görüyorsunuz. Özelliği 1., 2., 3., 4. tütünlerden yapılmış olması.
Atatürk, 19282de Samsuna geldiğinde Latin Harfi çalışması ile birlikte İsmet Paşaya yazı odasında üzüm yapraklı sigara kutusu üzerinde tarihte Samsuna kaç kez geldiğini anlatıyor.
Bandırma Vapurunda 18 arkadaşı ile birlikte ilk toplantısı buradaki salonda yapıyor. Salona da bu heyette bulunan kişilerin balmumundan yapılmış heykelleri bulunuyor. Atatürk ve dört arkadaşı bir masada otururken, diğerleri ayakta onları dinliyorlar. Toplam 18 kişiler.
Çerçeve içinde bulunan bir belgenin önündeyiz. İngiltere Kralı 8. Edward Atatürkün doğum gününü kutlamak için Türk Hükümetinden Atatürkün doğum tarihini öğrenmek üzere bir mektup gönderiyor. Türk Hükümeti bu mektupta cevap olarak, Atatürkün 19 Mayıs 1881de doğduklarını arz ederim. Umum Katip 12.11.1936 diye yazıyor.
Bu belge, Atatürkün doğum tarihinin Kurtuluş Savaşının başlangıcı olan 19 Mayıs 1881in alınmasının bir belgesi olarak kabul ediliyor.
Cam bir fanus içinde bir yorganın önünde duruyoruz. Bu yorgan, Atatürkün üzerine örttüğü yorgan. Özelliği de Mutasarruf Osman Atlı Beyin evinden getirmiş olması. Yorgan o günkü haliyle olduğu gibi korunmuş.
Son olarak benim dikkatimi bronzdan yapılmış bir Bozkurt heykeli çekiyor. Bozkurtun, gücün, cesaretin, çevikliğin bir simgesi olduğunu bildiğimden görevliye bozkurtun bir hikayesi var mı? diye soruyorum. O da burada bulunan bütün eşyaların önemli olduğunu, hepsinin de önemli bir anısı bulunduğunu belirtiyor: Bu heykel 7 Eylül 1927 tarihinde yaşanan Bozkurt davası Hatırası ile ilgili. Bozkurt isimli Savaş Gemisiyle Fransızların Latus isimli Savaş Gemisi çarpışıyorlar. 8 denizcimizi kaybetmişiz. Türkiye bu 8 denizci için tazminat davası açıyor. Davanın başında dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey vardır. Davayı kazanır.
Lahey Adalet Divan Mahkemesi Heyeti, ülke olarak Türkiyenin ilk kez böyle bir mahkemeye müracaat etmesi ve davanın kazanmasından dolayı, geminin adı olan Bozkurtun heykelini hediye olarak gönderirler. Bu hediyeden sonra Atatürk de Mahmut Esat Beye Bozkurt soyadını vermiş.
Müze geniş bir alana sahip. Zengin bir mirası var. Mutlaka gezip görmek gerekiyor.
Çok okuyan değil, çok gezen bilir demişler atalarımız.

Başa Dön