Başıboş bırakılan geçmişin hesapta olmayan ahıdır hüzün
İçerlenen mazinin yüzünden düşen bin parçanın adıdır hüzün
Rahat yüzü görmeyen düşlerin hayra yorulmayışını sezerek
Hafakan basmış tabirin sırtından geçinmeyi fırsat bilmez hüzün
Ücrasında ne sebepler saklanır ne hikmetler vardır bilinmezken
Zahiri bir bilgiyle yargısız infaz edilmeyi hak etmez hüzün
Nutku kahırdan tutulmuş gözyaşı sahibine gözdağı vererek
Ümidini okyanusa düşüreni bir kaşık suda boğmaz hüzün
Nabzını yoklamak bahanesiyle elini tek bir kalbe sürmezken
Ayak yapıp yüreğin delik ceplerinden hâliyle kut çalmaz hüzün
Ne olur ne olmaz diye tadılmamış sürurun nemini süzerek
Afiyet olmasın diye kuru sıkı derdi avaza dizmez hüzün
Teessür etmeyen bakışların şevkine kör gözlerini dikmezken
Olası bir mutluluk kavgasında tetik üstünde beklemez hüzün
Memnun hallileri çekemeyip tüm hevesini yerle bir ederek
İnatla gülmeyen ve minnet duymayan için ayıplanamaz hüzün
Sanılanın aksi ömrü tükenecek ve bir gün ölecektir hüzün
İnanç gereği ölene dek bitmez sabırla sevilecektir hüzün