Bozkır Korsanı
yedi denizler dışarı tükürdü beni
korsanım sevdalardan
kalbimin suratında pala yarası
kıraçlara düştüm
aylı yamaçlara
diken tarlalarında bir kırık kayık
kalbim
toz burgaçlarına yelken açan
şimdi deniz kızlarından kalan
bir derin şarkıdır akşam
kalbimin yarıklarından akan
sürgünüm sevdalardan
bir keder bıraktı atımın terkisine
bin yıllardır yağmalanmış
sokaklarında hiçlik uğultusu
yıkılmış evleri çerden çöpten yapılı
yüreği vurgun olmuş
ne desen unutmuş gülmeyi
doğalı cehennemler ortasında yaşamaktan
zebaniler sultasında mazlum ve naçar
bencileyin sürgün olmuş
ıssız sokaklarından at ılgarlayıp geçtim
düşleri bin yamalı
bir derin keder bırakmış
virane köyler bana
yedi deryalar artığı
korsanım belalardan
ay doğar bir
sencileyin
sen gibi susuşuyla
sen gibi duruşuyla
aşkı kim söyler bana
mecnunun leylayı sorduğu
yanık ocak taşlarını gördüm
ağıt dağlarında at sürdüm
asuri baskınlara uğradım hitit akşamlarında
promete ateşlerinde yandım
zamanda dolaşan
bir deliyim ben
savaş alanlarından
kıtlık sofralarından
direniş destanlarından geçtim
yuvarlandım zamanın uçurumlarına
geçtim gözyaşlarıyla
yangınlardan
yaralardan
hülyalardan
korsanım belalarda
ne zaman ayağa kalksam
zincirlendim yeniden
bütün zamanlarda direndim
bütün zamanlarda
bulutlan
ayı
fırtınaları
ve yoksulları sevdim
bozkırlar korsanıyım
karasularından uzak
kuyu başlarında bekledim
sen benim kurumuş ırmak yataklarımsın
kör kuyularımsın sen benim
etmimi kanatan dikenlerde
düştüğüm uçurumlarda
fırtınalarda
zindanlarda sevdim ben seni
korsanım
karana vurdum
hasretin ödül bana
yoksun diye
kaç vurmuşum kalbimi
ateşlere
belalara
taşlara
dikenlerin gül bana
ve kaçtır
parçalamışım ayı
hasretle
hınçla
al işte
bir ömür sondum sana
aşk kesildim yana yana
2004-10-28
Adnan Durmaz