Bu Deniz Ölü

ırmaklar geçiyor içimin yamaçlarından / geçiyor, ak çağlanlar gibi akarak / yıkıp yakarak yarattığım küçük tepeleri /

yazı resim

Bu Deniz Ölü

ırmaklar geçiyor içimin yamaçlarından
geçiyor, ak çağlanlar gibi akarak
yıkıp yakarak yarattığım küçük tepeleri
bilmediğim bir yerde bir adam
yüzüme bakıyor derin derin dalarak
baktıkça yaprak oluyorum –filizken soluyorum-
sonrası uçurum...
durma diyorum bu kıyıda
bu deniz ölü, al git düşierini

kulaklarım çınlıyor
bir zemheri uğultusu
bir ses duyuyorum tanımadığım
belki de kendi sesimdir –bilmiyorum-
ya da aşkın uçuruma düştüğü an parçalanan sesi
vuruyor belleğime balyoz gibi
siliniyor her şey
bir sen kalıyorsun
bir de ay –tam başımın üstünde-
ıslık çalıyor bir baykuş
ürperiyorum...
gece yırtılıyor orta yerinden ansızın
sonrası kan...

öfkem kınında
unuttuğum bir şeyler geliyor aklıma
bir saplantı gibi
soyuna sopuna kalayı bastığım
pörsük satılmışlığıyla
insan kılığında bir yığın mahlukat
korkak bir sıçan gibi
deliğinden sadece hırsızlığa çıkan
bir küfür, bir küfür daha savuruyorum
anaları babaları şimdi ne kadar da rahat
ve dünya dönüyor –dönecek-

ve ben bereketli memeleri terli bir ana gibiyim
bir bebeğim olsa, -doğurmuş olsam-
boşaltıp olanca sütümü ağzına
durduracağım göğsümü yakan bu sızıyı
kurutacağım yerküreye akan kanı
tapınakları tutuşturracağım
çok yakacağım canını tanrıların
ey aşk!

adını gökyüzüne yazacağım...
görüyorum buğusunda camların
gün ağarıyor dışarda
şimdi sen geliyorsun –tek ve tekin-
ayak seslerin ışın ışın ve kendinden emin
ellerinde umudun mavi onuru
bakışın güneş gibi sıcak
işte diyorum “yaşamaktır aşk”
ey gökyüzü
bu yaz bu dağlar yeni bir yaşam doğuracak...

Meral Vurgun

] ]

Başa Dön