et sustulit unus angelus fortis lapidem quasi molarem magnum et misit in mare dicens
hoc impetu mittetur Babylon magna illa civitas et ultra iam non invenietur
quia in veneficiis tuis erraverunt omnes gentes
et in ea sanguis omnium qui interfecti sunt in terra
Apocalypsis 18: 21, 23, 24
Apeninlerdeki mermer tapınak
Pontifex Maximus
Deve tüyü renkli fellah
Her iğrenç kuşun yuvası
Çöllerdeki kara küp sunak
Cinlerin meskeni
Kanlı şehir Büyük Babil!
Bir zamanlar sen büyüktün ve ismin her yerde anılırdı.
Sana gelirdi hastalar şifa bulmaya.
Senin egemenlerin dünyanın en büyükleriydiler.
Senle büyüledi halkları
Dünyanın bütün kralları!
Vay koca şehir Büyük Babil, vay başına!
Artık
Yüzün solmakta
Ve sevdiklerin seni terk ediyor.
Dünyanın zenginleri seni unuttu.
Ve kıymetli mallarını, ince keten ve ipekleri, altın, gümüş, safir, kırmızı akik, gök yakut, mür, pelesenk, baharat, süleymani taşı, mor yakut, lacivert ve erguvani ince kumaşları, koç derileri, buhur yağı ve şarabını, yedi kollu şamdan ve akasya ağacını, hamursuz pide ve antikalarını ve kurbanlıklarını
kimse almıyor artık.
Gelin ve damat sesi de artık sende yok!
Çoktan gittiler kudüm ve ney çalanların, raks eden gılmanların ve musiki kızların!
Kirli ellerin döndürüyor dua çarklarını ve tespihleri.
şeytanın rahipleri ve cinli imamlar boşluğa dua ediyorlar ve karanlıkta yakarıyorlar bilmedikleri Tanrıya!
Vay, vay, vay! vay sana! Vay sana büyük şehir, büyük fahişe!
Senle sürükledi halkları
Dünyanın tüm atamanları!
Ve sende bulundu kanları
Savaşlarda tüm ölenlerin!
İşte bunun için avarızların
Kıtlık, açlık, matem ve ölüm
Bir günde üzerine gelecek
Ve ateşte yakacaklar seni!
Ve artık asla bulunmayacaksın!
KAPILARDADIR YIKILIŞI, KAPILARDADIR YIKILIŞI BABİLİN, BÜYÜK BABİLİN!
(1968)