Beyoğlu’nun arka sokakları…
Bütün azınlığın olduğu yer… Bütün yasadışılığın tek çatı altında olduğu yegane yer. Travestisiyle, tinercisiyle, kaçakçısı ve mafyasıyla, Beyoğlu… Ve diğerleriyle…
Bir operasyon düzenlenir:
- Sokakta müşteri bekleyen travesti ve transseksüeller götürülürler. “Türk aile bilmem nesi için…”
- Sokak çocukları tekme-tokat kovulurlar buralardan. “Seçkinlik yaratmak için…”
- Ve diğer seks işçileri de kovulur. Birer birer toplanıp… O da bir, “Bilmem ne” nedeniyle…
Sonra, bu operasyondan sonra, o yerdeyiz. Onların götürüldüğü yerde biz varız, siz varsınız.
Aynı sokak… Travesti yok hiçbir tarafta… Sokak çocuğu da… Bunlar dışında hiçbir değişiklik de yok etrafta…
“Çevre kirliliği” gibi düşünülen bu azınlık, yok edilmeye çalışılır. Ama, yoklukları bir şey sağlamaz. Çevre, “temiz” olmaz onlar gidince. Sokağı dolaşırız aşağı, yukarı. Evet, her şey aynıdır.
Tek bir fark vardır sokakta. Her yer çöple doludur. Çöpler, çöp konteynırlarından taşmaktadır. Yerlerde, kaldırımlarda, her yerde…
Anlarız ki, “çevre temizliği”, azınlıkların yok edilmesi değil, çevrenin temizlenmesiyle mümkündür.