usulca uyuyorsun
yatay bir portrede uzanmış gibi
esaslı sarılmalara muhtacız
kim bilir
senin dudakların benimkileri döver
dilinde eskitemediğin cümleler
söylesen
sanki ayağına kramp girer
gözüne tozpembe kaçar
belki bir öpsem geçer
belki de yataktan düşüp
ohhh be rüyaymış
diye sevinir
merdiven altından geçen
içindeki deliler
ya da açsam pencereyi
seni seviyorumun havası
yalnızlığın dokusu değişir
yine de
karşından karşıma geçmek istersin
saçından omzuma
kasığından ayak bileklerime
yürürsün
çıkmaza dayanır sokak
çırılçıkmaza
kendini kırmak istersin
yolu uzatmadan kendinden sıvışmak
içine ateş ediyorlar sanırsın
usulca uyuyorsun şimdi
ama yaramazlık yapan kokun
eve yerleşiyor çekyata
bir gün gelip lanet olsun dediğim güne
unutamadım deyişime
özledim kelimesinin öncesine
ortasına sonrasına anlamsızlığına
yerleşiyor ya kokun
ama taşınmayı bilmez hiçbir koku
gitmeyi bilmez
unutmayı bilmez
koku bu olanları bilmez
halbuki sayısız öpebilirim seni
herhangi yerinden sorgusuz sualsiz ve kuralsız
öyle günaydın olur ki etraf
ağır çekimde ve tekrar tekrar
sabah olsun istersin
ellerin ayakların ve kollarınla
aşk cızırtı yapmaz
karıncalanmaz
sadece anteni kırılmıştır içinin
ve her defasında
gidip başkasına onartırsın
ama bir sabah
elindeki bavul tünaydın olur
ama bir sabah
bende kalan eşyaların
iyi geceler demeye başlar
ama bir sabah
hem de sabah sabah
çekili perdeler içeri elveda sızdırır
bunca şeyi bilmesine rağmen
sen ben o ve biz siz onlar
uyuyamıyorsam
biri aklıma mukayyet olur
.
Umut Kazan