İnsanların değerleri nüfuzlarına ya da zarar verme başarılarına göre ölçülseydi, dünyanın en değerli insanları sıralamasında Firavun, Hitler ya da tüm diğerleri derece alırlardı herhalde. Ama değil, ki öyle olmadığı da ortada. Nüfuzunu kullanarak insanları, inanları ya da inanmak isteyenleri pervasızca sonlarına sürüklemek, dünyayı sarsan ve tarihe kara leke olarak sürülebilecek olayları gerçekleştirmekle değer kazanılmıyor. Ya da kazanılıyor. Evet, kazanılıyor ama azalarak artan oranlarda kazanılıyor bu değer. Şöyle ki; sıfırdan başlayarak eksi sonsuz yönünde seğir eder değer çizelgesi. Bildiğiniz gibi her şeyin bir iyisi bir de kötüsü vardır. Bu da kötüsü oluyor işte. Ama iyi ki de böyle ölçülmüyor değer. Yoksa ortalık değerli insandan geçilmezdi. Sonra ne olurdu halimiz… Sönerdi, erirdi, kaybolurdu gerçek değerlilerimiz, değerlerimiz…
İyiliklerle, sağlanan faydalarla, geleceğe yakılan umut dolu ışıklarla, güzelliklerle, gelişme ve ilerleme arzusunu aşılamakla, kardeşlik ve dostluk sevgisini yeşertip canlandırmakla ve her şeyden önemlisi insanlık adına yapılan en küçük bir katkı çabası ile ölçülmeli değer. Bu şekilde, bu unsurlarla değerlendirmeli insanlar ve yaptıkları ve değerleri. Aksi halde çok örneği var o çok değerli insanların örneği geçmişte ve günümüzde . Gelecekte de muhtemelen olacak geçmişteki ve günümüzdekileri aratacak örnekleri.
Maalesef ki yitip giden, sonsuzluğa uğurlanan ve hatırlanmak için hiçbir çaba gösterisi bulunulmayan toplumlar bu örnekleri bünyesinde bolca barındıranlardır. Zaten ne kadar kalıcı olabilirlerdi ki;değeri eksilerde olan, basit, günü kurtaran, bir o kadar da gereksiz ve anlamsız düşüncelere sahip olan insanlarla. Ki bu insanlar hep sonları hazırlayan ve sunanlardır. Ne yazık ki geleceğin sonunu da hazırlayıp sunacak olanlar da onlar gibi görünüyor.
Ama bunu engellemek de mümkün tabii ki herkesin katkısıyla. ‘ ‘Geçmişi hatırlamayanlar onu bir kez daha yaşamaya mahkumdur’’, denilmiş zamanında. Evet , hatırlanarak görülür yapılan hatalar, eksiklikler, unutulan noktalar, iyileştirilip değiştirilmesi gereken durumlar. Bu sayede değişir, gelişir ve yükselir standartlar, kaideler. Böylece de en sağlıklı ve en doğru şekilde verilir karalar, varılır yargılara. Sonuç olarak da değer tablosu artı sonsuz yönünde harekete geçer. Böylece de herkes hakkettiği değeri kazanmış olur.
Eğer; ben değil biz diyen, çıkarı değil faydayı düşünen, sadece ülkeyi değil tüm dünyayı düşünen, şimdiyi değil yarını düşünen beyinleri desteklersek insanların değer ölçümlerindeki standartları da yükseltebiliriz. Böylece de az değerli çok insanlar yerine çok değerli az insanların olduğu dünyaya kavuşuruz. Zaten o çok değerli az insanlar değiller miyidi geleceğe mutlu ve umutlu bakmamızı sağlayan huzur ve güven veren?