bilincim, fikrim ve ben / değerlidir; saklarım zulamda / zümrüt yeşili,
çıkmaz koynumdan mahremin yüksüğü...
kül misali savrulsa da yangının ardında;
közünde dem tutar asaletinden.
tekrar tekrar demlenirken nasıl doğar?
çürümeye yüz tutmuş arzular, eteklerimde uçuşan pişmanlıklar,
giz olan yaşanmamışlıklar,
öykünür içinde hak ile yeksana.
yer gök haykırsa da arzularımı; heybemde dargınlıklar,
gönlümde suskunluklara revan olur,
saklanırlar kaf dağı ardına...
Zümrütü Anka misali küllerinden nasıl doğar?
topraktaydım, göğerdim, filiz oldum,
yeşilin en güzeliydi kırçıllarım,
yüz sürdüm güneşin namlusuna;
kavruldum / savruldum...
bir kavılca tanesiyken;
una döndü bedenim,
sapla samandır yüreğim.
bir başak saplarından nasıl doğar?
harmanı kursan da ırmak kenarına;
akışında kaybolurum / sakınamazsın.
bir alabalık gölgesinden geçerken hislerim;
tüy misali akar giderim üstünden /
tutunamazsın.
belki bir tay yalağındadır özlemim /
anlayamazsın.
bir saman yem olmuşken nasıl doğar?