Denizleri daha doğrusu Karadenizi çok sevdiğim halde,bir o kadar da ürkerim.Beni ifade ettiğini düşünürüm kendimle bağdaştırırım bazı hallerini.
Bazen çok durgun ve hassas dokunsan kabaracak ve içindeki milyonlarca damla dışarı taşacak.Bazen de çok ürkek küçük dalgalarla kendini ifade edemeden içindeki ürkeklik dalgaları ile başa çıkmaya çalışan,bazense öyle kendinden eminki kıyıdaki hangi taşa çarpmayı düşündüyse gidip kuvvetli bir dalga ile o taşa çarpan ve bu esnada ,o istem dışı fakat en doğru dalgalanmayı yaşar.Çünkü o denizdir ve o deli dolu bir şekilde kıyılara çarpmak içindir.Fakat ben denizin en çok verici,sabırlı ve duygulu engin sevecenliğinin olduğu zamanlarını severim .O zaman koca deryada sadece bembeyaz sevgi kayıkları ,sabır vapurları, huzur ve güvenin rengi olan uçsuz bucaksız uzanan masmavi halılar görmek olasıdır.Ve gökyüzü ile aralarında öyle güzel bir bağ kurulmuştur ki ,ikisini birbirinden ayırt edebilmek imkansızdır.
ARTIK YER GÖK ,DENİZ,
GÖK YER DENİZDİR....SEVİL