Cehennem Amerikalı yazar Dan Brownun kaleme aldığı 2013te basılan bir gerilim romanıdır. Robert Langdon serisinin dördüncü kitabıdır.
Daha önce Melekler Ve Şeytanlar, Da Vinci Şifresi ve Kayıp Sembol kitaplarından sonra yazılan eser 574 sayfadan oluşmaktadır.
Cehennem romanı 12 ülkeyle aynı anda Türkiyede Altın Kitaplar yayınları arasında yayınlandı. Kitap İpek Demir ve Petek Demir tarafından Türkçeye çevrildi.
Dan Brownun kitapları okuyucuyu heyecanlandıran, sürükleyici ve birçok gizemli macerayı içeren olaylarla doludur. Romanlar adeta bilmecelerle dolu, sağlam kurgu ile yapılmış ve neredeyse bir solukta okunan romanlardır. Okuyucu, kitabı elinden bırakamamakta sayfaları büyük bir heyecan ve merakla çevirmektedir. Bir sonraki sayfada ne oldu sorusuyla hareket ederek elindeki eseri süratle okumaktadır
Cehennem Romanının bizleri çeken bir yönü de romanın bir bölümünün İstanbulda geçiyor olması. İstanbul Şehrinin tarihi dokusu ve güzelliği Dan Brownun kalemiyle bir başka güzellikte aktarılıyor okuyucuya.
Profesör Robert Langdon başından vurulur. Gözlerini bir hastanede açar. Buraya nasıl geldiğini bilemez. Bir hafıza kaybı yaşar. Hayallerinde hep gizemli bir kadın görür. Gördüğü manzara korku filmleri sahnesi gibidir.
Profesör evinden çok uzaklarda Floransada olduğunu anlar. Hep bir baş ağrısı hisseder. Bu baş ağrısı ile birlikte kan kırmızısı bir nehrin içinden kendine seslenen gümüş saçlı kadını görür. Bununla birlikte toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenler görür.
Hastanede tedavi görürken saldırıya uğrar. Doktorlardan biri vurulur. Kendisine görevli doktorlardan biri olan Sienna Brooks yardım eder. Böylece hayatta kalmayı başarır.
Robert Langdon kendini birdenbire şifresi Dantenin Cehenneminde olan bir bilmece dolu senaryonun içinde bulur. İpucu, Dantenin Cehennem adlı şiirindedir.
Floransanın dar sokaklarında ve müzesinde şifreyi çözebilmek için uğraşır. Yakalanmamak için de mücadele ederler. İpucunu çözmeye yaklaşmıştır ki, yanlış yolda olduğunu anlar. Elindeki bilgiler ve tecrübeleri ipucunun Floransada değil İstanbulda olduğu kanaatine vardırır. Soluğu İstanbulda Topkapı Sarayında alırlar.
İstanbul, üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski bir şehirdir. Ve bu şehirde insanlık tarihi yeniden yazılmıştır.
Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseionunda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.
Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar
kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları...
Dan Brown, yazdığı romanlarla dünyayı ayağa kaldırmış bir yazardır. Da vinci Şifresi en çok okunan bir eser olmuştur. Bu romanla bir anda Hrıstiyan dünyasının tepkisini çekmişti.
Cehennem ile de aynı başarıyı yakalayan yazar, kendi üslubuna aynen devam etmiş ve cehennem kavramını eserinde ele almıştı.
Dan Brownu başarılı kılan neden ise romanlarını uzun bir araştırma ve incelemeden sonra gerçekçi bir anlayışla yazmasıydı.
Dini öğeleri araştırarak gizemli gerçeklere ulaşan ve bunlardan gizemli hikâyeler oluşturan yazar Vatikan tarafından kara listeye alındı. Belki bu da yazarın daha çok okunmasına ve merak edilmesine yol açtı.
Cehennem romanı da diğer Romanlar gibi, heyecan dolu, sürükleyici, tarihi öğelerle dolu, gizemli sırlarla süslü ve bize göre en güzel yanı İstanbulun bin bir güzelliği ile bezenmiş bir roman
Topkapı sarayı, Yerebatan Sarayı, Ayasofya ve Kapalı Çarşı mükemmel bir dille anlatılmış. Kitabın son bölümlerinde yer almasına rağmen yine de İstanbul için çok iyi bir tanıtım olmuş. Düşünün ki Dan Brown bu gün Dünyada en çok okunan yazar. Ve bu romanda da yer alan İstanbulun tarihi güzelliği milyonlarca insan tarafından okunmuş olunacak
Macera dolu, sürükleyici bir roman olan, okuyucuyu alıp götüren, Floransanın ve İstanbulun eşsiz güzelliğini dile getiren Cehennem Romanı ellerden düşmeyecek bir kitap Bu kitabı dünyanın en ücra köşesinde okuyan bir okuyucunun, kitabı kapattıktan sonra gözlerinin önüne İstanbulu getireceğini ve burayı çok merak edeceğinden dolayı ilk fırsatta tatilini geçirmek üzere İstanbula geleceğini düşünüyorum. Hatta buna adım gibi eminim desem hiç yalan olmaz.
Her an aşağıdaki meydana atlayacakmış gibi duran bu dört at, Venedikteki pek çok hazine gibi, Haçlı Seferleri sırasında İstanbuldan yağmalanarak getirilmişti. Yağmalanarak getirilen bir başka sanat eseri de kilisenin güneybatı köşesinde, atların altında duruyordu: Tetrark olarak biline mor bir porfirdi. Heykel, on üçüncü yüzyılda İstanbuldan getirilirken ayağının kırılıp kaybolmasıyla tanınıyordu. 1960larda ayak, mucizevi bir şekilde İstanbulda bulunmuştu. Venedik, heykelin kayıp parçası için istekte bulunmuş, Türk yetkililerse basit bir mesajla cevap vermişlerdi: Siz bizim heykelimizi çaldınız, biz de ayağı vermiyoruz Dan Brown CEHENNEM- Sayfa 394
Cehennemi hala okumadıysanız neyi bekliyorsunuz? Hemen kütüphanenize gidip okumaya başlayın. Eğer kütüphanenizde yoksa hemen kitapçıya koşun Bu zevkten mahrum kalmamalısınız
Dan Brownun Cehennemi
Dan Brownun kitapları okuyucuyu heyecanlandıran, sürükleyici ve birçok gizemli macerayı içeren olaylarla doludur. Romanlar adeta bilmecelerle dolu, sağlam kurgu ile yapılmış ve neredeyse bir solukta okunan romanlardır. Okuyucu, kitabı elinden bırakamamakta sayfaları büyük bir heyecan ve merakla çevirmektedir. Bir sonraki sayfada ne oldu sorusuyla hareket ederek elindeki eseri süratle okumaktadır