Yaşadığımız, yaşayacağımız nabız atışlarının ilginç zamanlarda yoksul, varsıl, varoş ve içsel yaşam alanlarından geçen ömür ırmağının geçmiş, gelecek görüntülerinden örülü olarak devinen insanımsı duyarlılıklarından çıkan bir dönem bizi bekliyor.
Neden insan demedim de insanımsı dedim?
Bireyden evren-insana ulaşan yolları tıkayan bir mekanizma her geçen gün yaşam alanımıza sinsi bir şekilde yerleşiyor.
İletişim araçlarının, bu tehlikeli gidişata dur demesi gerekirken tam tersi olarak insancıl özellikleri fark ettirmeden eritmesi,
bireyin bireysiliğe,
doğanın yok olmaya,
hayvanın ise değişimine yol açması kaçınılmaz bir son olarak ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bu dönem öyle bir tünel ki giren bir daha ardına bakamayacak,
çığlıkları duyulmayacak,
umut treni yanından geçerken sadece bakacak,
geçmiş bir öykü olarak kalacak benliklerde…
Yaşamakta olduğumuz hayatı derinlik sarhoşluğu içinde yaşayanların göremediği her an kırılmaya müsait hızla yaklaşan toplumsal ruh fay hattının hızlı bir çöküntüye ve yıkıma yol açacağı belirtileri başlıyor..
Günümüzde asla gerçekleşmez/gerçekleşemez dediğimiz şeylerin olmaya başlaması ve bunları bizlerin görmeye, duymaya başlamamız çarpıcı örnekler…
Yeni dönemin izdüşümünde yaşanacaklar yaşanıyor şimdi..
Sancılı bir süreç bu…
Tepede yaşayanlar yere inecek,
uçlarda yaşayanlar ortalara çekilecek,
hiçbir şey olamayanlar her şey, her şey olanlar hiçbir şey olacak…
Geleceğin dünyasında bireysel değil de birlikte hareket eden uluslar ayakta kalırken, insanımsılar ise karanlık bir nokta olarak kalacaklar..
] ] ]