Kuran, İslamın temel kaynağı olarak kabul edilir ve Allahın insanlara gönderdiği son ilahi mesajı içerir. Bu mesaj, hiçbir eksiklik veya fazlalık olmadan, olduğu gibi korunmuş ve nesilden nesile aktarılmıştır. Kuranın doğrudan Allahtan geldiği ve hiçbir müdahaleye uğramadan tüm insanlık için rehberlik sunduğu inancı, müslümanlar tarafından temel bir inanç olarak kabul edilir. Ancak, dinin sadece Kuran ile mi şekillendiği, yoksa hadislerle de desteklenip şekillendirildiği sorusu, tarih boyunca çeşitli tartışmalara neden olmuştur. Kur'an, okunduğunda kendisini açıklayan, insanlara doğru yolu gösteren, her türlü dini gereksinimi içeren ve Allahın hükümlerini açıkça bildiren bir kitaptır. Dini bir pratiğin Kuran dışında bir kaynağa dayandırılmasını gerektiren herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır. Ancak zamanla, insanlar kendi görüşlerini, anlayışlarını ve uygulamalarını dine eklemiş ve bu eklemeler hadislerle şekillenmiştir. Rivayetlerin, bazen Allahın mesajına yönelik yanlış yorumlar veya eklemeler içerdiği gerçeği de göz önünde bulundurulmalıdır. İslam inancına göre, Nebi Muhammed, Allahın son nebisidir ve Allahtan aldığı mesajı insanlara iletmekle görevlidir. O, yalnızca bir "postacı" olarak tanımlanamaz. Bir postacı, yalnızca mesajı iletmekle sorumludur ve mesaj hakkında herhangi bir tasarrufta bulunmaz. Oysa Nebi Muhammed, Allahın elçisi olarak, mesajı doğru bir şekilde anlamak, yaşamak, tebliğ etmek ve örnek olmakla yükümlüdür. Nebi, yalnızca bir haberci değil, aynı zamanda Allahın iradesini insanlara iletmek için en yüksek adanmışlıkla çalışan bir örnek şahsiyettir. Bazı kişiler, Nebi Muhammedin gelen vahiy üzerinde tasarruf yetkisi olduğunu, hatta vahyi açıklamak ve değiştirmek gibi bir hakkı bulunduğunu iddia edebilir. Ancak bu yaklaşım, hem Kurana hem de Nebinin asıl görevine ters düşer. Nebi Muhammed, kendisine indirilen vahyi, herhangi bir eksiklik veya fazlalık yapmadan insanlara iletmiştir. Bu sebeple, Nebinin sadece Kuranı tebliğ etmesi bile büyük bir görev ve şeref kabul edilmelidir. Kuran, ilahi bir kaynaktır ve herhangi bir müdahaleye, eksiltme veya artırım yapılmadan olduğu gibi korunmuştur. Kuranın kendisi, Allahtan gelen bir mesaj olarak tam ve eksiksizdir. Buna karşılık, hadisler insanlar tarafından zaman içinde şekillenen ve bazen yanlış anlamalarla karışan öğretilerdir. Hadislerin, genellikle bir anlamda Kurana paralel olarak ele alınması gerektiği ifade edilse de, bazı hadislerin Kuranla çeliştiği görülmüştür. Bu durum, hadislerin güvenilir bir kaynak olamayacağını gösterir. Kuran, İslamın tek kaynağıdır ve Nebi Muhammed yalnızca bu kaynağa uyarak, insanlara doğru yolu göstermiştir. Din, Kuranın öğretileri etrafında şekillenir. Allahın öğretileri, doğrudan insanlara doğru yolu gösterirken, Nebi Muhammed bu öğretileri insanlara tebliğ etmiş ve örnek olmuştur. Ancak, bazı çevreler, Nebinin konumunu abartarak, onu dinin merkezi haline getirmişlerdir. Oysa İslamda dinin merkezi, Allahtır. Allahtan gelen mesajın doğruluğuna ve güvenilirliğine dayanmak gerekir. Herhangi bir kişi veya lider, ne kadar değerli olursa olsun, Allahın öğretilerinin yerine geçemez. Kuran, Allahın son mesajıdır ve herhangi bir değişikliğe uğramadan korunmuş ve insanlara sunulmuştur. Nebi Muhammed, bu mesajı doğru bir şekilde iletmek ve örnek olmakla görevlidir. Hadisler ise doğru anlayışları yansıtmazlar ve bazen Kuranın öğretileri ile çelişirler. Bu nedenle, İslamın özüne sadık kalmak, yalnızca Kurana dayanan bir dini anlayış geliştirmektir. Allahın mesajını doğru bir şekilde anlamak ve yaşamak, tüm müslümanların sorumluluğudur. Bu anlayış, Nebi Muhammedin gerçek görevini ve Kuranın üstünlüğünü doğru bir şekilde yansıtacaktır.
Dinin Kaynağı ve Nebinin Konumu
Kuran, İslamın temel kaynağı olarak kabul edilir ve Allahın insanlara gönderdiği son ilahi mesajı içerir. Bu mesaj, hiçbir eksiklik veya fazlalık olmadan, olduğu gibi korunmuş ve nesilden nesile aktarılmıştır. Kuranın doğrudan Allahtan geldiği ve hiçbir müdahaleye uğramadan tüm insanlık için rehberlik sunduğu inancı, müslümanlar tarafından temel bir inanç olarak kabul edilir. Ancak, dinin sadece Kuran ile mi şekillendiği, yoksa hadislerle de desteklenip şekillendirildiği sorusu, tarih boyunca çeşitli tartışmalara neden olmuştur.