Maviydi deniz...
Sularında mavi çığlıklar atan evlatları,
Yine sütüyle besleniyordu denizin.
Gözlerim takılı kaldı havada;
Aklım bir sevdanın dikenli tellerinde...
Sen değildin!
Tutulduğum Eylül'dü,
Kapılıp da girdabına yutulduğum.
Erken atmıştım demirlerimi ilk kez bulutlara
ve bulutlar çekildi huzurumdan.
Güneşi yakaladım doğarken.
Küçük Ayasofya'nın gölgesinde.
Hiç bırakmadım,
Kayboluncaya dek ışıklarım.
Bir vapur sevdasında,
Her zamankinin aksine,
Üsküdar'a düştüm; tüm kayan yıldızlar gibi...
Binlerce sönmüş yıldızın arasından sıyrıldı aklım.
Alev aldı ve yeryüzünden gökyüzüne kaydım;
Tutuştuğum Eylül'dü
Aşkım.
Yüzü gözü boyalı,
Harbiye sokakları kılıklı trenlerin arasından
En nazlısına düştü aklım.
Gözlerim Kartal, gözlerim Pendik, gözlerim Gebze; yol aldım.
Ekmek arası bir şehri yatıştırıp içimdeki dalgaların arasında;
Atıldım bir köpek gibi soruları anlaşılmaz, yanıtları zor bir sınava.
Tüm uykularımı bir kütüphane sırasında,
Gözlerimi sorularda bırakıp
Uykusuzluklara yelken açtım.
Sen değildin!
Uyuttuğum Eylül'dü dizlerimde,
Sarılıp da yanında hayallerine daldığım.
Çanta çiçekleri omzumda asılı;
Gerisin geriye,
Yaşattığım gerçeğin üstüne çektim tüm dizginlerimi.
Yakaladım Süleymaniye'nin arkasına gizlenen
Güneşi batmadan.
Ellerim yansa da bırakmadım,
Dalıncaya dek tüm ışıklarım.
Ve şimdi ışıksız kaldım!
Gözlerim karanlığında,
Aklım Eylül'de,
Güneşi özledim tüm gece.
Sen değildin!
Kaybettiğim Eylül'dü.
Ve sabaha dek
Eylül'dü beklediğim.