suya dar ağacını astılar
ilmiği dalgalara dolandı
gitgeldi uçlarını çekiştiren
saçlarından isyani rüzgar
küçük bir anın boşluklara yazılışı
varlığın dışında itinalı döngünün
muharip gürültüsünü pencerelere dayadı
buyur edip öteleri
manaya açılan kıvamını uslubun
derin sezgiler ilmiyle nefeslendi
iki atım arası kalbe dolarken soluk
katriliyon kez tekrarlanan akordyon kıvraklığı
ve anlaşılmayan
bu derinlikte
artık seste yoktu
kendi karanlığında bir girdap bulmacası
devşirdi kalma anılarından
irkilip kalkması gerekti
başını vurdu ahşap eğime
çam,çocuk,yangın
azıcık dargın muammaya
toprakla öpüşerek ağladı
sabahın derin ışıkları ve kar
kokular giymiş günün muhteremi
haylaz bir serçenin kanatlarında mavi aşk
dokunabilirim kainatın elleriyle sana
çorbamızda var,çorabımızda
havamızda azıcık elma kokulu
şimdi saçlarımdan geçen pırıltılar anlatsın
dudaklarımdaki hayat şarkısını korkmadan ölümlerden.