]
Yapayalnız bir şehirde zamanın geçmesini ve sensizlikle yargılanan ellerimin üşüyüşlerinin dinmesini bekliyorum. Rüzgâr bütün gücüyle eserken güçsüz bir ağaç gibi caddede sendeleyerek yürüyorum. Ne kadar daha dayanırım bilmiyorum ama çok olmadığı kesin.
Dün gece bir rüya gördüm darağacı gerilmiş iki adam beni oraya doğru götürmeye çalışıyorlardı. Belli ki idam edilecektim. Yaptıklarım hatalarım okundu bir bir, gülümsedim. Sonra sustum meğer gülmekte suçmuş. İpi boynuma geçirdiler, boynumda hissettim o ağır halkayı. Son isteğimi sordular;
-(Sevdiğimin gözlerini son kez göreyim) dedim.
-(Olmaz. Onlar artık başkasına ait) dediler.
-(O halde durmayın itin sandalyeyi meğer ben çoktan ölmüşüm) dedim.
Sandalye ayaklarımın altından kayarken gözlerini gördüm. Gülümsedim. Sonra onlara bakarak kapattım gözlerimi. Korkusuzca yürüyordum. Ruhum bedenimden ayrılıyordu ama gözlerim gözlerinde kalmıştı...
Uyandım hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben seni çok sevdim.
(SEN YABANCI SAY)