I
Sen kalbinde çiçekler büyüt
doğmazlarsa doğmasınlar umuduyla...
Hep umduk düşledik
güzel güzel istedik
fakat yanımız yöremiz boştu
ve hayat fenaydı, nahoştu...
tuttuk biz de nefesimizi
biriktirdik sesimizi
ses deyip uzaklara gönderdik
yankısını bekledik
zira tutunduğumuz topraklarda
suyumuz kalmamıştı
her yer koyu bakır
ve yoğun duman
yanılgılar sarsıcı
sarsıntılar kalıcı
her atılış kaçıştı
yenilgiden
iyimserliğe.
Tabi iyimserdik
Fakat yalnızdık
Zaten bizi o burktu ya,
yalnızlık...
II
Kimdik ki biz?
Ben ve kendim, ikimiz...
Gönlümüze sırdaş ettik bir avareyi
hayali
O hayalde kendimizi sırdaş belledik
Oturduk şehirlerin ortalarına
Sesimizin sesini bekledik...
Lakin gürültü çoktu
Sessizlik yoğun, duyamadık
Çok zamanları sırf içerek
ve bekleyerek ziyan ettik
Etrafımızda boşluklar çoktu
Boşluklarda sesimizin karşılığı yoktu
Kaç kere sanrılara kapılıp
Bir kanat çırpışını yankı zannettik
Aceleyle cıgarayı söndürüp
Şişeleri öyle yarım bırakarak
Yelkenleri fora ettik
Deniz sisli, rota karanlık, hava feryatlı
olsun...
Ver ha canım rüzgar bana elini
Alın kuşlar önden götürün ceketimi
Karanlıkta ışıklar parlasın diye
Deniz fenerinin dibinde
Güneş gözlü çocuklarım oynasın diye
Bu tutarsız bekleyişler artık durulsun diye...
Yok, olmadı...
Rüzgar bizi bir kıyıya ulaştırdı fakat
Ya sular sığdı, tepeler küçük
Ya sahiller bataklıktı dalgalar büyük...
Ceketim çalılarda takıldı,
çamura bulandı
Cebindeki mektuplarla kasaplar
Kuşbaşı et sardı, pirzola sardı
Velhasılı kelam
Düş kırıldı, ten içinde kaldı...
III
Çıktığımız kentlere geri de döndük
Bıraktığımız şişeleri yerinde gördük
Evet kötümseriz,cesuruz fakat
derimizi yavaş yavaş inceltti hayat
Yolculukta gidilen o mesafeler
Ne uzaklaşmak, ne yaklaşmak
yalnızca ıskalamaktı...
Kötü nişancılardık, kör yolculardık
Zaten bizce aşk
körlemesine dalmaktı...
Tabii iyimseriz, yalnızız fakat,
Kalbimizdeki ateşten öte
inecek cehennem kalmadı.
Bu kimsesiz düşlerimize
canımız daha doymadı.
IV
Sen kalbinde çiçekler büyüt sevgilim
Küçük taslar da yap ceviz kabuklarından
Kuşlara su hazırla toprağı kokla
Kağıtlar katla ve çoğalt oyuncaklarını
Çünkü seninle yaşıyor çocukluğun
Seninle ölecek yalnızlığın
Sen sihirli sözler fısılda
duymazlarsa duymasınlar umuduyla
Nasıl da siliniyor çığlıklarımız,
Buhar olup uçuyor gözyaşlarımız
Tıpkı coşkularımız ve tüm sevinçli anlar gibi...
Mutluluk geçicidir yanılgısı kadar
Acılar kalıcıdır yargısıyla da dağlanmışız.
Tamam kötümseriz, inatçıyız fakat
Bıçağını ruhumuza kadar soktu bu hayat
Issız dağlar arasında
derin bir çukurda
Ayaktan göze bağlanmışız
Hem gözleri de sıkıca kapatmış,
Karanlığımıza karanlık katmışız...
Hani bir çocuk gülse
bir baykuş ötse
incecik düşse yere bir iğne
belki de uyanırız...
Uyanırız da, ne çare,
gözler kapalı bağlı
Bağları çözebilsek kuyu karanlık
Dipten tırmansak vakitler gece...
Beklenir mi güneş doğar elbet diye...
Yeter mi rüzgara fısıldadığın sihire
bu yüreğimiz..
V
Her taşı öğütürse şu değirmen kalbim
Mutluluktan başka yönüm kalmayacak
İki gözüm ayrı ayrı bakacak o gün
Birinde huzur, birinde hüzün olacak
Minik periler büyüt saç diplerinde
Mısır tarlarları büyüt
Dünyanın kuşları sana aç
Göç mevsimi gelince sevgilim
Sen kalbini bütün kuşlara aç...
9-3-06
Bursa