*Yarını satılığa çıkarsalar almak isteyen çok olur ama bedelini ödeyip de alan ise zor bulunur.
*Her aştığın dağdan sonra karşına aşılması gereken başka bir dağ çıkar. Bu yeni dağları aşmak istemiyorsan önündeki dağın gölgesinde otur.
*Neden kendini yetenek ve başarı konusunda bir başkasıyla mukayese ediyorsun? Sen o değilsin ki; sen sensin.
*En kalıcı misafir yalnızlıktır. Geldi mi kolay kolay gitmez.
*Dilenciliğin meslek haline getirildiği ülkelerde halk, seçmen kartını devletten yiyecek, yakacak ve para almada kullanır.
*Ağlayan insanları küçümsemeyin, onlarla alay etmeyin; gözyaşları saklamak için değil akıtmak içindir.
*Söylediklerimi duymak marifet değildir; söylemediklerimi, söyleyemediklerimi de duyabiliyor musun?
*Seni asıl kucaklayan şimdidir; çünkü geçmiş nanik yapıp gider, gelecek ise sadece göz kırpar.
*Ömür umutla umutsuzluk, doğru ile yanlış, güzel ile çirkin, iyi ile kötü, kısacası zıtlar arasında gidip gelen bir sarkaçtır.
*Yalnızlık, nehirlerde dolaşmaktan bıktığı için okyanuslara açılmış olan bir teknedir.
*Çılgın, nehri köprü üzerinden yürüyerek değil de yüzerek geçendir.
*Hak edileni sadece başkalarına değil, kendine de ver. Bu bir ödül olabildiği gibi ceza da olabilir.
*Yanındaki bir insana ne kadar az güvenirsen, seni aldattığında duyacağın hayal kırıklığı da o kadar az olur.
*Yalan söylemek kötüdür. Tamam. Bir de şöyle düşünelim: Acaba bütün kusur yalancının mıdır? Ya o yalana inana ne demeli?
*Bazen kaybedersin, bu normaldir. Kaybettiklerini tecrübe hanene yazarsan bu işten kâr bile elde edersin.
*En büyük pişmanlıklarımdan biri; başkaları memnun olmayacak diye yapmaktan vazgeçtiklerimdir.
(Yakında kitap olarak bastırmayı düşündüğüm Oruç Baba'dan Aforizmalar-2 ön çalışmasından alınmıştır.)