] ]
Ne kadar da kötü gördüm eski dostumu.. Zaten daha önce de ara sıra karşılaşıyorduk otobüste yolda... Ama ben görmezlikten geliyordum sürekli. Bu kez öyle yapamadık ikimiz de. Kısa kısa konuşmalar geçti aramızda. Morali o kadar bozuktu ki uzatamadı cümlelerini. Boğazına bir şey takılmışçasına kesik kesikti kelimeleri. Nefes almaya çalışır gibi boğuktu sesi. Yüzü şişti uykusuzluktan. Omuzları çökmüş, kırk yaş yaşlanmıştı sanki. Oysa otobüste ya da yoldaki karşılaşmalarımızda böyle solgun değildi yüzü.
Aylar sonra biraraya geldik geçenlerde. Özlemiş benimle olan dostluğunu. Kimsesi yokmuş.
'Kimse' Ne demek ki bu? Hani ne var ki bu kimsesizlikte?
"Etrafımda dostum diyebileceğim hiç kimse kalmadı" dedi.
Sevgilisi bile terk etmiş.
"Aşkla mola vermişiz hayatımıza dostum. İnmemiz gereken yerde inmeyi unutmuşuz" diyecektim vazgeçtim.
Ne faydası vardı ki?
Ben de aynı şeyi yaptım çünkü. onun kadar olmasa da... Durak gelince inemedim. Şehvetin, aşkın durağını bilemedim.
O yokken kaybettiklerimi, kazandıklarımı bir bir saymak istedim. Bozgunluklarımı, yaşama direnmelerimi, uçup gidenleri... En önemlisi içimde kopanları anlatmak istedim; ama yapamadım. Biliyordum ki iki katına çıkacaktı bendekiler. O gidince tek başıma kalacaktım içimdekilerle. Oysa yeni kurtulmuştum, yani birkaç sayfa gerideydi yaşadıklarım. Ve ben onları aralamak istemiyordum.
O da anlatmadı zaten. Ben sormadım ya da. Artık bitmişti ona olan saygım. 'özlemek' kelimesi bile yabancıydı bana. Kimseyi ama kimseyi özlemek istemiyordum. Hayatıma giren herkes bir an önce çekip gitsin istiyordum.
Bu bir bencillk mi? Yani eski dostum beni özlerken, dostumun bana ihtiyacı varken benim bu can acıtıcı tavrım egoistlik mi şimdi?
Öyleyse evet. Egoistim ben. Ve bu halimden çok memnunum...
MAYIS 2005
Egoist
Artık eskisi gibi değiliz dostum.. Çok şey kaybettik!!