Emperyalist Dünyanın Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde

Piyanist Fazıl Say' ın gayri milliliği üzerine bir yazı..

yazı resimYZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ın 18 senedir bütün faaliyetlerinden rahatsız olan, Batı nın sömürgeci devletleri; koyunlarında besledikleri T.C. orijinli elemanları vasıtasıyla , görüşlerini dolaylı olarak onlara söyletiyorlar.
Bunlardan biri de; Türkiye de ne zaman ülke ve millet lehine büyük bir iş başarılsa; yıllardır Avrupa nın kucağında beslenen POLİFONİK çalgıcı; dağların ardından, efendileri adına açıyor ağzını, yumuyor gözünü
Tabii ki piyanist Fâzıl Say dan bahsediyorum.
Bu gün de gazete haberlerine göz atarken; MÖSYÖ nün, Ayasofya nın yeniden camii statüsüne kavuşturulması karşısındaki, kustuğu öfkesini okudum.
Majestelerinin çalgıcısı buyuruyor ki:
intikam mı alıyoruz? Dünya mirası, koruması, müze olarak kalması felsefi olarak doğru olandı
Yani biraz daha cesaret bulsa diyecek ki ; İstanbul un özellikle sur içi tarihi itibariyle tam bir Bizans mirası, orayı bütünüyle, tarihten silinmiş olsa bile, Bizans ile hiçbir ilgisi olmasa da en yakın Hıristiyan devlet olan Yunanistana özür dileyerek iadeten teslim edelim.
Kendisi çok bilmiş bir cahil ama, sığındığı, ekmek yediği, Avrupa dan, dünyanın kültür mirası olarak nasıl bir furya, talân, işgal, kıyım yaşamış bunları belli ki hiç öğrenmemiş. Sadece, her seferinde, Türkler olarak; bizim işgalci bir kavim olduğumuz anlatılmış bu devşirmeye.
Ama biraz göz atalım; Piyanistin velinimeti, uygar Avrupa, Dünya genelinde kültür değerlerini nasıl korumuş, bu hususta neler harcamış ve karşılığında kazançları ne olmuş, bir bakalım
Avrupa nın zulümlerle dolu karanlık tarihine uzaktan olsa bile, baktığımızda gördüklerimiz; hep işgal ve kıyım. Sonrasında, o beldelerin halklarını, tarihleri ve hayat tarzlarından bertaraf ederek, kendi dinlerinin ve geleneklerinin sâdık köleleri haline getirmek
Literatürde daha çok Emperyalizm olarak dile getirilen sömürgeci Avrupa zihniyetinin 15. yüzyıldan başlayan ilk faaliyetlerinde , İspanya ve Portekiz in, başta Meksika olmak üzere Orta ve Güney Amerika da yaptığı ekonomi ve kültürde meydana getirdiği hasarlar, daha sonra Seylan, İran, Hindistan, Çin ve Malaya da devam edecektir.
17. ve 18. Yüzyılda İngiltere, Fransa ve Hollanda da, bu sömürge hareketlerine, Afrika, Karaibler ve Kuzey Amerika daki acımasız faaliyetleri ile katılacaklardır.
Emperyalist güçler bütün bu faaliyetleri yaparken; Weber in, protestan ahlâkı tezinde öngördüğü bütün faktörleri de kullanmaktan geri durmayacaktı.
Özellikle kâinat tarihinin belki de en kanlı olan devri olan 20. Yüzyılda Avrupa nın sömürgecilik ihtirası , mazlum milletlerin ekonomik ve sosyal değerleri ile birlikte kültür varlıklarını talân ettiğini görüyoruz.
Ey Fazıl Say !.. Sen Türk devletine bu eleştirileri yaparken; Yunanistan da 1920 lerden sonra, başta Selanik olmak üzere, Atina ve diğer şehirlerde, Osmanlıdan bakiye camilerden kaç tanesini ayakta bıraktı , onu öğren diyeceğim ama, aynı familya mensuplarısınız, bunu benden daha iyi bildiğini tahmin ediyorum
Haddini bil; aklının ermediği işlere karışma, çalgını çalmaya bak mösyö

Salih Zeki Çavdaroğlu
12 Temmuz 2020
https://ferahnak.wordpress.com/2020/07/12/emperyalist-dunyanin-himayesindeki-piyanist-yine-sara-nobetlerinde/

Başa Dön