**Avuçlarımda saçlarım, yazdıklarım..
Dağların ateşini, saçıyorum dünyaya.
Susuz uykularımın uyanışlarında
kapatıp ağlıyorum gözlerimi
kahrolası dünyaya.
Duymak isteyenin duyduğu.
Kırık kalpli,
masum bakışlı,
yaralı çocukluğumdan geçip
Sırdaş anadolunun yangınlarına bıraktım ellerimi.
Kahpe dostlukları susup,
kanayan sulara dokunan,
ucube aşkların intikamından sıyrılıp sever,
coğrafyamın sıcaklığını yüreğim.
Dağlarımın yalnızlığında sokulur
güneşimin karanlığı,
kırılgan düşlerimin içine.
Solgun yaşamımın
attığı adımları sayarak varolur
serseri sözcükler.
Herşeye benzeyen yanlarımı
öldürürüm her alacakaranlıkta.
İsterim ki kötülüğüm olsun.
İyilik dağılsın yeryüzüme
insanlar toplasın.
Herbir parçamı dağıtıp
kısık sesli türkülerin arkasından
bırakıp giderek yok olacağım
bir lodosa.
Hoyrat bozkırları okşayıp geçen
deli rüzgarlarıma karışacağım.
Ölüm hep uzak olacak.
Ölüme ben kendim koşacağım.
Ey deyip kalacak dostlar kendi meclislerinde
Ey deyip susacak bir türkülük ömrüm**