Fesleğenlerden kan damlıyor zindanlara
Kaç zamandır böyle halim var sevdalarda
Kuşlar ölmek ister, kanayan sularda
Ölümün arsız koynunda, beyhude ruhlarla
Esaret cübbesinde saklanmış güzelliğin
Baharın yalnızlığında sana bakmak ister
Nisanın karanlığında,yağmurun damlasında
Hıçkırıklar biriktiren gökyüzünden kaldırımlara
Sanki hiç büyümemiş gibidir ellerin
Hep küçük bir tutam gül tutar parmakların
Her gülde bir kan damlatır bu zulme
Saat kaça geliyor,yine başladı kan revan
Bilmez misin, ben zulmün aşığıyım
Sana söylenmiş bir türkünün nakaratıyım
Ucu açık kalemin ağzındaki mürekkebim
Bakma bana öyle,başımı yere eğmekten gök usandı
İçerlerden seyret ayazlı sevdamı
Kapat kapılarını,bakma kapı aralığından
Eşiğine düşmüş bir kuru yaprağım ben,
Süpürülüp atılmaya yemin etmiş sonbaharım
Leyla’nın kapısında bekleyen köpeğin gözleriyim
Seni gören her gözde bir uçurumum ben
Yitirilmiş sevgilinin hülyasında kalmışım ben
Gözü yaşlı bir çocuğun,göz yaşındaki hüznüm ben
Yanan bir mumun ateşindeki pervanelerde
Ellerindeki aşk torbalarındaki güller
Vaktin ipliğini sarar kara basanlar
Allah’ın bıraktığı bir gönlün aşkına
Ah, sevgili! Ölüm korkusunda dillerim
Bir parça zaman çalsam ceplerime ölümden
Yine de biter mi kana kanmış güllere sözler
Bülbülün narasından yağar bu kan yağmurları
Nesin sen sevgili! Bir nur mu yoksa nar mı?
Kana susadı güller, fesleğenlerden akacak yaşlar
Zindan karanlığında boğulan aşıkların üstüne
Gözlerindeki aşkın adına, tüm ölüm günahları sevgili.