Folklör / Duyarlı Babanne / ( Mudurnu Halk Dili - 3 )

Atmış yaşındaki garıya ne yapıverecemiş Marmaris ? Ullada ( oralarda ) ölür galırın, başınıza bela olurun deyon. Allah son suyumu Mudurnu’dan gısmet etsin. İsanın ( insanın ) dirisi zor gelir ulladan ( oralardan ). Ölüsü nasıl gelir?

yazı resim

HÜLYA: - Babanneciğim ! Bakın, sizi arkadaşım Özge’ yle tanıştırayım.

BABANNE: - Hoş gedin gızım, sefa gedin.

ÖZGE: - Elinizi öpeyim teyzeciğim, hoş bulduk.

BABANNE: - Gızım, ben seni bilemedim. Kimnedensin sen?

HÜLYA: - Kaymakam Beyin kızı babanneciğim.

BABANNE: - Ömrün çok osun gızım, iyi günne gö.

ÖZG: - Nasılsınız teyzeciğim?

BABANNE: - İyiyim yavrııııım, sen nasılsın?

ÖZGE : - Teşekkür ederim teyzeciğim, sağlığınıza duacıyım.

BABANNE: - Senin dezecim deyen dilleni yiyim ben. Pek gözel laf ediyon maşallah. Eeee gaymakam gızı del mi ! Olacak u gada.

HÜLYA :- Babanneciğim, siz Özge’yle ilgilenin. Ben gidip iki ekmek alıp geleyim. Annem istemişti.

BABANE: - Git yavrum git. Emme yollada oyalanma. Gız gısmı ööööne yelbir yelbir ( avare avare ) gezmez.

HÜLYA: - (gülerek) Ne gezmesi babanneciğim. Ekmeği alıp geleceğim hemen.

BABANNE: - Özge yavrum, siz nerelisiniz ?

ÖZGE: - Ne diyeyim teyzeciğim, memurların memleketi olur mu ! Babamın görevi neredeyse biz oralıyız. Babam şimdi Mudurnu’da olduğuna göre, biz de Mudurnulu sayılırız.

BABANNE: - ( Kendikendine )Maşşallah! Pek de alçak gönüllü. Bunun anası da bööööledir. Eeeee ne demişle; anasına bak gızını al, kenerine bak bezini al.

ÖZGE: - Ben Hülya’yı çok seviyorum. Yeni tanıştık ama, hemen kaynaştık. Hülya çok terbiyeli, akıllı bir kız.

BABANNE: - Bubasına çekmiş. Bubası da öne. Hani oğlum deye sölemeyon. Hiç anasına benzememiş Hülya, aynı bubası. Emme..... Hülya’nın gardaşı va bi de. Pek arsız. Adı Ulaş. Allah bi çene vemiş, islah ( adeta ) makine gibi. Aşşama gada çemkirir durur. Sankı parasını alagomuş gibi ( Sanki parayla iş yapıyormuş gibi. ).

ÖZGE: - Çemkirmek ne demek teyze?

BABANNE: - Nasıl annadın a gızım. Annatmayınan omaz, gömek ilâzım ( lâzım ) , eşitmek ( işitmek ) ilâzım. Şinci ( şimdi ) Ulaş gesin, çemkirmek neymiş, örenisin ( öğrenirsin ) .

ÖZGE: - Teyzeciğim, başınızdaki Mudurnu örtüsü di’mi ? Çok hoşuma gitti deseni.

BABANNE: - He çocum, Mudurnu örtüsü. Bunu örtmezsem ırahat edemem. Evin içinde bile gababaşlak duramam.

ÖZGE :- Gababaşlak mı ? Gababaşlak ne demek ?

BABANNE: - Yani başı açık demek. Alışkannık işde. Bu örtüyü örtmeden duramam. Bıldır sene ( geçen sene ) bu örtünün yüzünden başıma nele gedi, nele.

ÖZGE: - Neler geldi teyzeciğim?

BABANNE: - Dinne bak, annadıverecen. Emme ( ama ) gülme....Bıldır sene ( geçen sene ) bizim uşakla ( çocuklar ) tadile gidecekle Marmaris’e. Ne varısa va u Marmaris’de. Her sene uraya gidele. Oğlanla ” Ana seni de götürem.” dedile. Emme gelinlen ağzı diline varıp da, ana siz de gelin demeyolla. Oğlanla desen ( dersen ), ölüsü ölmüş gibi yalvarıyolla ” Ana ille sen de ge.” deye.... ” Uşak, etmen eylemen. Ne işim va benim ullada ? ” deyon. Yok, ille gidecez deyo oğlanla. Atmış yaşındaki garıya ne yapıverecemiş Marmaris ? Ullada ( oralarda ) ölür galırın, başınıza bela olurun deyon. Allah son suyumu Mudurnu’dan gısmet etsin. İsanın ( insanın ) dirisi zor gelir ulladan ( oralardan ). Ölüsü nasıl gelir? Ön de’mi andan?

ÖZGE: -Anlamadım teyzeciğim?

BABANNE: -Yani, öyle değil mi, dediğim doru ( doğru ) del mi deyon.

ÖZGE :- Doğru teyzeciğim, çok uzak...Sonra ?

BABANNE: -Oğlanlan hatırını gıramadım. Acık ( azıcık ) da gelinlere inat osun deye “ Gidem bakam.” dedim. Çıkdık yolaaaa. Emme ( ama ) gızım git git bitmeyo. Sankı biz gitdikçe yol uzeyo( uzuyor ). Arabada sehetlece ( saatlerce ) otumaktan, bem bacakla odu bi kütük; gafam odu ( oldu ) bi kazan. Ayaklam deseeeen, odu bi fırın küreği. Ayağımı şöööne galdırıp da adım atameyon. Hiç canı gamamış, uyuşmuş. Kesivesele gık demecen. Sankı bem del, başkasının ayağı. Debildedemeyon ( kımıldayamıyorum ) bile.

Neyse, afa-cafa Marmaris’e vadıııık. Gız yavrum, biz Marmaris’e del ( değil ) cehenneme gemişiz. Hem de orta göbeğine. Nasıl aramazsın Mudurnu’yu? Pöfür pöfür ese gözünü sevdimin memlekatı. Bi ıccak bi ıccak, yanıyo ortalık. İsanla ( insanlar ) desen ( dersen ) , anadan üryan ( anadan doğma ) sokaklada. Hepsi yarı cıplak. Mahna bulmadım gızım, hiç mahna bulmadım ( ayıplamadım ). U ıccakda geyinik durulacak gibi del ( değil ) . Millet ne yapsın! Iccakdan bunaldıkça soyunmuşla bunaldıkça soyunmuşla. Bi don bi....aman adını bilemeceyin. Mayo mu, dikini mi, öne bi şe. İşde unnan duruyo isanna ıccakdan.

Ben bu örtüye büllendim ( büründüm, örtündüm ), öne ( öyle ) oturuyon. Çocukla “ Ana örtünü çıkar, ıccakdan bunalırsın. İçinde cember va nasıl osa.” Deyolla. Emme laf dinneyen kim ! ” Omaz ! Na mehrem.” Deyon. Alışmamışın a çocum ( çocuğum ), nasıl açın başımı ? Allah yokarıda, hepsini görüp duru. Atmış yaşımdan sonra asortik ( asri ) mi olun ( olayım )?...

Amanin durdukca telledim, durdukca telledim. Iccakdan beynim bişdi. Çıkadım attım örtüyü. ” Namehremse na mehrem.” Dedim. U ıccak bana öte dünyayı, beri dünyayı unutdurdu. Günaha girdim çocuklan yüzünden.

ÖZGE : - Ne yaparsınız teyzeciğim, zamana ve mekâna uymak şart. Gittiğimiz yerde ne yapmak gerekiyorsa, onu yapmalı.

BABANNE: - Maşşallah! Ne gözel lafla ediyon. Bunnarı sana kim örediyo?

ÖZGE:- Annem, babam, öğretmenim, hepsi bir şeyler öğretiyor. Okumayı çok seviyorum. Kitaplardan da çok şey öğreniyorum.

BABANNE:- Okun kızım okun. Okun da bizim gibi cahil gaman. Hülya’ynan Ulaş’a da derin mani ( her zaman ) “ Okuyun uşak( çocuklar ), okuyun. ” derin. “ İyi bi adam olun da memlekâta faydanız osun. ” derin.....Özge’ydi adın, de mi ? İsimleri pek hatırımda dutaman da. Şinciki ( şimdiki ) isimle akılda duracak gibi del ( değil ). Bezilene ( bazılarına ) dilim bile dönmeyo. Ulaş’ın adını ben, “ Memet ” gocadım da, anası “ Omaz ! Modası geçdi o isimlen.” Dedi. Emme ( ama ) seninki golayımış. Özge..... Özge...Adınnan bin yaşa yavruuum.

ÖZGE: - Teyzeciğim, başka neler yaptınız Marmaris’te?

BABANNE :- Ah bu çocukla bana pek bunuz ettile.

ÖZGE:- Ne ettiler, ne ettiler?

BABANNE: - Yani pek gücümü guruttula.

ÖZGE: - Ne kuruttular?

BABANNE: - Yani pek üzdüle.

ÖZGE: - Neden, ne yaptılar ki?

BABANNE: - Amanin nele yapmadıla kı!.....Bi gün “ Gayığa binecez.” deye dutdurdula. Gayık mı, tekne mi, öne bi şe.

ÖZGE: - Eee sonra?

BABANNE: - Sonası, bindik gayığaaaaa. Amanin ceyrana tutulmuş gibi titrediyo, salleyo ( sallıyor ). Gorkuyon bi yandan, göynüm( midem ) bulanıyo bi yandan. He şu başıma geleeeeen ( Bak sen şu olan işe. )! Nerdeyse gasiyan edecen ( kusacağım ). ” Bunnan nasıl gidilir ? Enem ( inelim ) . ” Deyon. “ Yooo ! İlle seni gezdirecez ana .” Deyo ( diyor ) oğlanla. Gelinleri sorasan amanin unnada ( onlarda ) bi surat bi surat, makkeme( mahkeme ) duvarı gibi. Eşimik ( ekşimiş süt ) gibi eşiyip durulla( duruyorlar ). Dakmışla dakışdırmışla ( Takıp takıştırmışlar ), sürmüşle sürüşdürmüşle ( Makyaj yapmışlar. ). U ıccakda nasıl gasefetleri alıyo ( İçleri alıyor. ), bilmen. Yüzlendeki, gözlendeki boyala akdı ıccakdan. Şebek gibi odula emme, habalları ( haberleri) yok. Çerkez gelini gibi gırıdıyolla ( kırıtıyorlar ) . Süslü püslüle ye ( ya ), beni yannana ( yanlarına ) yakışdırameyolla besbelli ( belli ki ). Gözüm kör del ( değil ) , azım ( ağzım ) eyri del. Akarım ( irinim ) yok, gokarım ( kokar yerim ) yok. Beni neye isdemezle, bilmen.

Neyse, çoluk-çocuk doluşduk kayığa. Bildiğim ne gada duva varısa, hepsini okudum . ” Amanin, şinnnnnci batacaz.” Deyon. Ben öne ettikçe, torunna da bana sırıdı sırıdıveriyolla. Hiç gorkmeyolla. Gelinle de gorkup duru da, akılları sıra bana belli etmeyolla, çalım ediyolla. Tekne bi ters- yüz olaydı, çalımı görülledi.

Az sora yalabık ( yeni yetme ) bi oğlan bindi tekneye. Yeni yetişip geli. Ta sakalları bile çıkmamış. Ufecik ( ufacık ) bi şe. Kayığın urasını gurcaleyo, burasını gurceleyo.

ÖZGE: - Ne yapıyor dediniz?

BABANNE: - Gurcaleyo dedim. Yani urasını, burasını garışdırıyo. Çocuk oyuncağı mı bu ? Bi Allahın gulu da “ Oğlum elleme. “ demeyo. Zatı ( zaten ) gorkup durun. En sonunda depem atdı . ” Elleme lan ! Devitdiregosun ( devirirverirsin ). Kaç ordan ! ” deye çekişdim ( azarladım ). Sırıda sırıda “ Dezeee, sizi ben gezdireceeeeen.” demesin mi? “ İbretalim uçun ( ibreti alem için ) omaz. Barmak gada çocuğa canımı emanet edemen ben. Enecen de enecen.” Dedim. Narasın ( ne gezer ) ! Oğlanla “ Ana omaz, seni gezdirecez. Seneye ye ölüsün, ye galısın. Ölmeden bi de tekneye bin.” deyolla. Sankı pek maddah ( mühim ) bi şe gibi.....Ah gızım, nece ( ne kadar ) yavlardıysam da endirmedile beni. Ha şinci ( şimdi ) batacaz, ha birezden ( birazdan ) batacaz deye deye toprağa ayak basdık çok şükür.

ÖZGE: - Sonra da hoşunuza gitmiştir, alışmışsınızdır.

BABANNE: - Gaaaaç ( hadi ordan ) ! Ne hoşa gitmesi ? Tekneden endikden sona, sehetlece ( saatlerce ) başım dönü, midem bulandı boylu garıla ( kadınlar ) gibi.

ÖZGE :- Uzun boylu olmakla , mide bulantısının ne ilgisi var ki?

BABANNE: - Öne ( öyle ) del ( değil ) gızım, öne del ( dğil ). Boylu demek hamile demek. Biz öne deriz Mudurnu’da.

HÜLYA: - ( Elinde iki ekmekle gelir.) Babanneciğim, ben geldim. ( Sonra Özge’ye dönerek ) Sıkıldın mı Özge’ ciğim?

ÖZGE: -Yok canım ! Ne sıkılması ! Teyzeyle sohbet ediyorduk.

HÜLYA: -Babanneciğim, neler konuştunuz bakalım?

BABANNE :- Nele olacak canım? İşde hevadan, sudan gonuşduk.

ULAŞ: -( Üstü başı dağınık, sinirli bir şekilde içeri girer.) Babanne, babanne ! Karnım aç.( Bağırarak ) Çabuk bana yiyecek bir şey hazırla. Hadiiii çabuk ol ! Halâ mı duruyorsun? ( Babannesini itekleyerek) Kalk hadi, kalk. Kalk diyorum sana !

BABANNE: - ( Yumuşak bir ses tonuyla ) Oğlum, bak, misefirimiz va. Acık ( azıcık ) dur, şinci ( şimdi ) hazılların. Bereber yirsiniz.

ULAŞ: - Ben misafir falan anlamam. Hemen istiyorum hemen. Arkadaşlarım dışarıda beni bekliyor. Niye daha önceden hazırlamadın ha ? Neden ? ( tepinir ) Kalk hadi kalk kaaaalk!

BABANNE: - Sus la! Çemkirip durma!

ULAŞ: - Vazgeçtim işte yemekten. İstemiyorum senin hazırlayacağın yemeği.( Sinirli bir şekilde çıkar.)

BABANNE: - Örendin mi Özge, çemkirmek ne demekmiş? Dil dil del ( değil ) , fırıncı küreği mubarek. Yeeeeee ( yaaaa ) ! Bu deli oğlan, Hülya’nın gardaşı işde. Hiç Hülya’ya benzemez. Anası kılıklı n’olacak ! Emme ( ama ) acık da gabahet ( kabahat ) bizde. Oğlan deye şımartdık. U da böööne ( böyle ) depemize çıktı...Allah akıl dağıdırkan bu oğlan nerdeydi bilmen.

ÖZGE: -Teyzeciğim, büyüyünce akıllanır. Bir okusun, adam olsun, o zaman görün siz.

BABANNE: - Hiç umudum yok, hiç. ” Tahsil cehaleti alır emme, eşşeklik baki galır. ” Delle. İnşallah öne ( öyle ) omaz........Bunun öretmeninde de va gabahet ( kabahat ). Şu gadacık şeyin bi terbiyesini dakamadı. İsan ( insan ) adığı parayı hak etmeli. Bunun öretmeni ben olacadıııım; alimallah ( vallahi ) günde on posda ( defa ) çırpıştırırdım. Hanyayı, Gonyayı gösderirdim.

ÖZGE: - Çırpıştırır mıydınız ? Çırpıştırmak ne demek teyzeciğim?

BABANNE: - Dayak atmak demek, dayak ! Gözel lafdan annamayana nepılır? Atdın mı dayağı otuddurusun.
( Sonra Hülya’ya dönerek ) Anan nerde gızım?

HÜLYA: - Kaplıcaya gitti.

ÖZGE: - Kaplıcanın suyu çok şifalıymış. Öyle duydum.

HÜLYA: - Annem kaplıcaya girmiyor. Her gün kaplıcaya kadar yürüyor. Biraz kilolu da, yürüyerek zayıflayacak.

BABANNE: -Hıh !.....Yol yörümeynen ( yürümekle ) zayıfleni ( zayıflanır ) mi? Züğürt tesellisi işde. Boğazını dutacan, boğazını. Sen dingil ( obur ) gibi yi, sonacıma ( sonra ) yörü. U gada yidikden sona kaplıcaya del ( değil ) , Bolu’ya va-ge ( git – gel ) , gaç para ede ?....Hiç acından ölen yok. Emme ( ama ) doklukdan ölen çooooook.

ÖZGE :- Teyzeciğim, çok hoş konuşuyorsunuz.

BABANNE: -Doru ( doğru ) gonuşuyon emme. Gızdım geçen gün anasına . ” Unca ( o kadar ) yiyip yiyip de, böne ( böyle ) eridecen, zayiflecan deye uğraşacağına , acık az yivesen ( yiyiversen ) omaz mı? ” dedim.

ÖZGE: - Ne dedi ?

BABANNE: - Ne decek ? Tık yok. Haklı oduğumu bilip duru.

ÖZGE: -Teyzeciğim ben Mudurnu’ yu çok sevdim. Ama annem daha arkadaş edinemedi yeni geldiğimiz için. Canı sıkılıyor . ” Ben nasıl vakit geçireceğim Mudurnu’da. ” Diyor.

BABANNE: - Anana selâm et. Ne varımış can sıkılacak! Canı mı sıkıldı, gitsin gaplıcaya. Emme Hülya’nın anası gibi yörümeye değil. Iccacık ( sıcacık ) bölete( havuza ) atıvesin kendini. Rometizmeye birebir, kireçlenmeye birebir....Canı mı sıkıldı ? Buban ( baban ) eletsin ( götürsün ) Meram’a. Toğuk ( tavuk ) mu yir ( yer ) , toğuk göysü mü yir , kendi bilir atık ( artık ) ...Canı mı sıkıldı ? Gitsin Garaaslan’a , gitsin Şeyh-ül Ümran ‘a, etsin duasını. ( Birden bire hüzünlenir ) Ölümlü dünya bu. Acık ( biraz ) da öte dünyayı düşünmek ilâzım.

Mudurnu’da gadınlan ( kadınların ) canı hiç sıkılmaz. Altın günneri va, Mark günneri va. Sankı Türk Parasının suyu çıkdı ! U zaman gezmekden canı sıkılmaya vakıt bile bulamaz. Mudurnu’nun gadınları pek gezele emme, işleni hiç ihmal etmezle. İş vakdı iş, gezmek vakdı gezmek. Bi be’m ( benim ) gelinle örenemedile bunu. İki gelinim va, ikisi de iş gaçgını. Lâkin gezmek va dedin mi öset ( o saat, hemen ) yarışılla ( koşarlar ). Gökde gezmek va desen, çıkacak merdemen ( merdiven ) arala ( ararlar ). Anan da örensin gezmeyi, bak hiç canı sıkılıyo mu.

ÖZGE :- Bu söylediklerinizi anneme ileteceğim. Teyzeciğim bana müsaade edin de artık gideyim. Evden merak ederler beni. Hadi Hülya’cığım alasmarladık, alasmarladık teyzeciğim.

BABANNE: - Güle güle yavrum. Anana, bubana selâm et. Bubana, ayh! Gaymakam Bey’e de ki: Fatma dezemin selâmı va de. Mudurnu’dan gideeeeen gidene. Herkeş Bolu’ya gidiyo. Mudurnu’da isan ( insan ) gamadı ( kalmadı ) odu ( oldu ). Pek üzülüyon. Gaymakam Bey mekdep-medrese gömüş adam, akıllı adam. Akıllı omeyaydı gaymakam olu muydu? Bi soruve bakam bubana. Mudurnu’dan Bolu’ya gidecek olanları burda dutmanın bi yolu va mıymış? Varısa neymiş? Vadır ( vardır ) heralde. Demirel ne deyodu ? ” Demokrasilede çarele tükenmez “ deyodu.

ÖZGE: - Olur teyze , söylerim.

( Hülya ve Özge çıkarlar.)
BABANNE : - ( Kendikendine) - Her yer ileri gideken, Mudurnu geri mi gitsin? Uşak ( ahali ) , bi şele ( şeyler ) sölen ( söyleyin ), bi şele yapın. Hepiniz bunu eeece ( iyice ) bi düşünün. Bu millet neye gidiyo ecaba ( acaba ) Bolu’ya? Marifet, Bolu’ya gaçıp gitmekde del ( değil ), burda galıp, bi şeyle yapmakda. Be’m elimden gelen yok.Yaş yetmiş, iş bitmiş. Atatürk’ün gençleri ! Hadin bakam, iş size düşüyo.

“ Kâmuran Esen’in Kaleminden Mudurnu “ adlı kitaptan alınmıştır.

Başa Dön