Her bir mahluk dile gelirmiş zamanla, zamanla oturturmuş bedeni tren rayına, intiharı trenin ışığında isyanı trenin sireninde bulurmuş.
Bir mahluk ki içip içip sabahlara kadar sabahın derin sessizliğinde kendini bir kaçak hisseder, ki zaten bir kaçaktır; sevgidir sevgiden kaçar insandır insandan kaçar korkaktır kendinden kaçar kendini bir balıkçı teknesinde gün ışığıyla boğar.
Uzundur tırnakları bir kedi gibi.nankördür hayaları tıpkı bu hayvan gibi.
Yorgundur adımları uzun bir yoldan dönen kısrak gibi kana kana alkole gömer kendini.
Artık kalkmaz kolları boşuna delinmiş bir dağda açılan tünel gibi ayrıktır tutmaya yoktur mecali.
Kokar nefesi bir domuz ahırına taze dökülmüş boklar gibi.
Boştur midesi deniz suyunda boğulan bir martı gibi.
Bakışları yoktur görüşleri çoktur ama yok olması gereken bir santrali işeyerek azdırıyor.Boş bakışların derin semalarında halisilasyona da bağlatıyor düşünceleri.
Bir bakıyorsun o semalar bir martı var yüzen bir balık koşan bir at uzaktan gelen tren yok olan bir beden ve de daha neler neler.
Artık bakıpta ne görüyorsun geceden kalan.
Sadece yalnız uyanılmış bir rüya.
![yazı resim](/storage/yazi_resimler/2025-01-17/90025_00001_.jpg)