1
Gücü zayıf olana yeten bir öfke,
Yüreğine korkuyu tetikleyen bakışlarla,
Kulaklarına yakası açılmadık küfrü tükürürdü.
Ata yadigarı acılara merhem düşler,
Yüreklerde, daha bebeyken söndürülürdü.
O yıllar, hayatının hala ağlayan yılları,
Çocukluk düşlerinin mezarlığıydı.
2
Kerpiç duvarlı odalarda,
Gaz yağı kokan solumalar,
Karanlığa öksürürdü.
Yorganı altında çocuk,
Korkusunu ürperirdi.
Geceleri gül sarısı,
Düşleri diken acımasıydı.
3
Rüzgar kaçağı esintiyle,
Tozunu havalandıran yol,
Tekerlek seslerini yankılardı.
Arabalarda kara feraceli kadınlar,
Geleneğin ağırlığıyla,
Görünmez olmaya çalışırdı.
4
Dillerinde türküleri,
Ürkek mırıldanmalarla,
Yaz yorgunluğunu gezinirdi.
Hastalıklı bir bezginlik,
Kırış kırış yüzlerinde,
Hayatlarını anlatırdı:
“Kendileri haricinde,
herşey için zararsızdır,” derdi.
5
Sevdanın yamaçlarında,
Tutkuyla yanmaları,
Saman yanmasını hatırlatırdı.
Kızların gaz yağı kokan saçları,
Kınalı parmaklarına dolanarak,
Ferhat yüreklileri çağırırdı:
“Oğlan bu yana bu yana,
beni istet anan ile bubana”
6
Meşe yeşili kokan Eşmeler,
Akşam serinliğine tutkulu,
Yamaçların eteklerini öperdi.
Testilerini su dolduran kızlar,
Kaş altı bakışlarıyla oğlanlara,
Aşka davet mesajları geçerlerdi:
“Oy Eşmeler, Eşmeler,
kız nedir o göz süzmeler”
7
Pulluğun demirine,
Kenetlenen parmakları,
Çelik parçası gibi görünürdü.
Yoksulluğun rengi alaca bile,
Gövdelerinin üzerinde,
Rengini sanki yumruk yapıp haykırırdı:
“Gün sıcak...
Korda çelik kıvamında sıcak.
Sür sabrını o kıvamla Memed,
Yoksa sabrın seni boğacak.