Gel Ey Seher

Polad Bülbüloğlu'nun bestesi üzerine

yazı resim

Göç eder yakınlar, diyarlara doğru masallardaki:
Karanlık bir gece, atlıların kovaladığı
Bir yüzük taşırken parmağında Seher;
Estirir dedi deli rüzgârları bir emirle,
yeniden doğurur çocuğunu.
Loğusalık karnından çıkarır bin yıllık yüzüğünü
Ve öylece kutsal kitabının ortasına yerleştirir.
Yok hayır, olamaz!
Okuduğun kitapta yazmaz ki sevdan;
İzlediğin hangi filmde seher yeliyle doğan güneşe sığınan insan var?

Ey gökyüzünü işaret parmağıyla dizine çağırmış dağların kraliçesi!
Masalların gizi!
Gözlerin görmez her yanı kara kara bulutlarla donattığını uyandığında güneşin.
Uçar desen de inanmam deniz seher yeliyle;
Dünya bir o yana bir de bu yana döner desen de
Ala rüzgârım.
Ey dosta düşmana nispet, karabasanlarını bildiğim güneş;
Bir düşüncesiz gecede yok olup gider mi yoksulluğu yüzünün?
Yüzlerce yıl yaşatmıştın hani içindeki kansızlığı;
Hani fırtınalardan söz ederdi öykünde yar tanrıları?
Ah, onları bile dize getirdi ellerin.
Şimdi sen, götür de bu dünyayı fırlatıp at bir çöp kutusuna;
Eski yılları yeniden yaşa,
Getirsinler eski değerlerini gümüş tepsiler içinde!
Ey aklımı çelen soğuk;
Git de gelsin güneşle Seher.
Başlasın dünya sıfırdan dönmeye
Ki tanıyalım gerçeğimizi bir nefeste.

Es ala rüzgârım...es!
Es ki görsün çatırdayan değerleri yeniden yaşlanan karanlıklar kenti;
Es ki iblise verdiği gözünü gönlünü geri alasıca yürek,
Tepesine binsin orağıyla yaşanan günün!
Kafesindeki kuşları bile titret ki bugünü düşünmeylesin gayri insan!

Ah, yazıldığın sıranın sana ne zaman geleceğini
bilemeyecek kadar küçüksün ey Seher;
büyü biraz!

Başa Dön